ASKERİN DÖNÜŞÜ
Sakarya'dan, sevkiyat var yoldalar...
Sarı tütün tabakası, koynunda...
Oyalı çevre, Hâtırası
Yeşil çuha, cepkeninde
Kırık ayna cebinde
İnce sazın tellerinde ağıt var
Yanık bir türkünün en acı ağırlığı
"ÇANAKKALE İÇİNDE, VURDULAR BENİ"
İnleyen Nağmelerde, Rüzgârın taşıdığı
Oflayarak, raylara yığılıp kalan Tren...
Kompartımanlarda barut kokan gaziler
Savaşın şaşkınlığı yüzlerinde, hareli izler
Vurgun yemiş gazilerde, kuşkulu gözler
Eşini, sevgilisini arayanlar
Solmuş resimler ellerinde analar
Bayram günü arifesinde onlar
Eşraftan efendiler istasyondaydılar
Bayraklar ellerinde öğrenciler
Biri vardı, halkın arasında
Seçkin ve yüce, heybetli irice
Kurtdereli Mehmet Pehlivand’ı o....
Cihanda yenilmeyen, yiğit diyorlar
Gâzilerle bir tutup, onu selamlıyorlar.
Sokak aralarına, koşturuyor atlı faytonlar
Cepheden dönen gazileri taşıyorlar
Yol boyu kaldırım taşlarında izler
Kunduracı, Demirci, Kentli Sanayiciler
İhlasla yürüyordu kalabalık ahali
Askıda kırık kolunu, paltosuna gizliyor
Biri var ki, onu pencereden izliyor
Dağılacak hüzün yüklü bulutlar
Bir bahar sabahına mahsus
Yerlerde hasır, sarı sıcak
Yeşerecek elbet dağ, taş, ova, bayır
Duyuluyordu cepheden yiğitlerin
Nağrası Fırtına öncesinin, sükunetten sonrası
RUMUZ: GAZİ-964
Yorum yapın