ANNELER BABALAR

Bir Müslüman ülkenin kalkınmasında eğitim, siyaset, adalet ne kadar
önemli rol oynuyorsa yine o ülkede aile birliğinin dağılma noktasına
gelindiğinde eğitim, siyaset, adalet zarar görmeye başlar. Aynen bir vücudun bir
yerinde ağrı olduğunda bütün vücudun her yeri ağrıdığı gibi. İşte bu nedenle
eğitimlerimizi, öğrenimlerimizi dini ve ilmi eğitimlerle birleştiremediğimiz
takdirde cami cemaatleri ve dini cemaatler belli bir ölçüde zarar görürler
maalesef bu durumda dinimize, vatanımıza gerekli şekilde faydalı olamazlar
Eğer biz toplum olarak dinimize, vatanımıza faydalı olmak istiyorsak
çocuklarımızı, geleceğimizi mutlaka aile ocağında 3-4 yaşlarından itibaren
başlayarak yarının anne adayı olacak o kız çocuklarını erkek çocuklarına
nazaran İslami ölçüler içerisinde daha itinalı bir şekilde yetiştirmezsek yarının
anne olacak o çocuklarda kendi annelerinden babalarından aldıkları o kötü
mirası onlarda kendi çocuklarına aynen verebilirler.
İşte böylece bu kötü mirası yıllarca kendi ellerimizle yapa geldiğimiz
bütün iyi ve güzel kazanımlarımızı aynen bir domino taşının devrilmesiyle bütün
taşların hepsi nasıl birden devrilebiliyorsa, işte gece gündüz ihtimamla alınan o
her türlü dini ve ilmi öğrenimlerin pek çoğu maalesef o okunan kalın kalın
kitaplarda kalmış olur.
Eğer toplum olarak biz çocuklarımızı İslami ölçüler içerisinde
yetiştirmediğimiz zaman o gençler istediği kadar üniversitede okusun, zengin
olsun, fabrikatör olsunlar onlar dinine, vatanına gerekli şekilde faydalı
olamazlar.
Çünkü zamanında o çocuklar aile ocağında çürük temeller üzerine inşa
edilmiş bir insan olarak, belli bir zaman içersinde kendilerine faydalı olsalar bile
topluma faydalı değil, zarar veren insanlardan olabilirler. Örneğin işte bütün
darbeci generaller eğer onlar aile ocağında annelerinin sıcak kucağında İslami
terbiyelerle yetişmiş olsalardı o darbeci generaller hiç kendi vatanlarına hainlik
edip darbe yapabilirler miydi?
İşte yine 15 temmuz hainlerinden FETÖcü generaller, albaylar ve daha
birçok subaylar bir zamanlar onların makam odaları makam arabaları
sekreterleri özel şoförleri vardı. Şimdi onlar daracık bir hücrede ölümlerini
bekleyen birer aptal durumuna hiç düşerler miydi? Eğer onlar zamanında anne
kucağında İslami terbiyelerle yetişmiş olsalardı şimdi onlar hücrelerde değil

ordu evlerinde, parklarda bahçelerde emekliliklerinin tadını çıkarıyor
olacaklardı.
Eğer İslami ölçülerde yetişmeyen çocuklardan bazıları büyüdükleri zaman
bu çocukların önce kendine sonra ailelerine sonra herkese zarar verebilirler.
Çünkü İslami ölçülerde yetişmeyenlerden tinercide olabilir, uyuşturucu
müptelası da olabilir. Katil de olabilir. Yalan söyleyen kravatlı bir hain de
olabilir. Bu bakımdan çocuklarımızı yetiştirmede önce anne kucağı sonra eğitim
sistemi sonrada bütün okullar üniversiteler dahil kız, erkek 5 vakit namazlarını
kılma alışkanlığına veya hiç olmazsa gençlerimize Cuma Namazlarını camiiler
de veya okullarda kıldırmanın bir yolunu, bir çaresini Türkiye'nin eğitim camiası
ve aileler bu konuda bir çözüm yolu mutlaka bulmalıdırlar.
Aksi halde Müslüman'ım deyip de özürsüz üst üste 3 Cuma Namazına
gitmeyen bir İslam mensubu zaman içerisinde kalbi mühürlenebilir. Kalbi
mühürlenen İslam mensubu kişi profesörde olsa yinede hakkı batıl birbirinden
ayıramaz. Hakkı Batılı birbirinden ayıramayan pek çok insanlar yaptıkları
üretimlerde hile, sözlerinde yalan dolan söyleyenler giderek ülkemizde çoğalır
ve en önemlisi de bazı siyasiler halkına namus sözü bile verseler yinede
sözlerinde durmazlar.
Eski yıllarda özürsüz üst üste 3 Cuma Namazına gitmeyenlere kız bile
vermezlermiş. Şimdiki zamanımızda ise sormadan soruşturmadan Cuma
Namazlarına gitmeyenler millet vekili de oluyor, evliliklerde oluyor böyle bir
ortam içerisinde ülkemiz süper bir devlet, süper bir güç olamaz.
Tabi bunlar dünya hayatında 5 vakit namazlarını kılmayan kızlarımızın,
kadınlarımızın erkeklerinde 5 vakit namazlarını kılmayıp Cuma Namazlarına
bile gitmeyenlerin ahiret dünyalarının ne olacağı belli olmaz.
İslam terbiyesi almayan bir çocuk annesine babasına büyüyünce
sokakların terbiyesini satmaya kalkar.
Osmanlı Devleti iman gücü anne terbiyesi ile 600 sene ayakta kalmıştı.
Bu dünyada çocukların felaketini hazırlarsa anneler hazırlar, babalar
imzalar.
İşte görüyorsunuz bu durumda çocukları olan anneler belli meslekler
dışında çocuklarını İslami ölçüler içinde evlerinde anne kucağında
yetiştirmeleri daha uygun olur.