AKBELEN OLAYI

Akbelen de ne oluyor? Bir taraf kömür çıkarma peşinde. Kömür çıkarmak için ormanın ağaçlarını kesme gayreti içerisinde. Ağaçlarının kesilmesini istemeyen vatan evlatları. Ağaçlarımızı kesmeyin diyor. İktidarı arkasına alan o beşli şirket temsilcisi ise kömürü çıkaracağım diyor. Cumhurbaşkanı biz marjinallerin sözüne bakacak değiliz. İşimize devam ediyoruz diyor. Açıkçası o beşli şirketin temsilcisini destekliyor. Marjinal gurup diyerek vatandaşları küçümsüyor. Köylü vatandaşlar hiç Umurların da bile değil. Ağaçların kesilmesi iktidar için önemsenecek bir olay değilmiş gibi hareket ediliyor. Ağaçların varlığı yokluğu hiç onları ilgilendirmiyor. Cumhurbaşkanı bu işe böyle müdahil olmamalıydı.  Kömürü çıkaracak şirkete. Kömürü kapalı ocak olarak çıkarın diye bilirdi. Bu ağaçların olduğu alan orman vasfı taşıyan bir alan. Kömür çıkarmak için o kadar orman ağcını kesmeye ne gerek var. Kömürü kapalı ocak olarak çıkarma imkânı varken. Neden ormanın ağaçları kesiliyor. Bu yöntem biraz masraflı olacağı için. İşin kolay tarafına kaçıyorlar. Zorluk olmasın! Armut piş ağzıma düş hesabı olsun istiyorlar. Kömürü çıkarmayın diyen yok. Ağaçları kesmeden de kömürü çıkarmak mümkün iken. Neden o yöntem tercih edilmiyor. Kapalı ocak olarak kömürü çıkarmak biraz masraflı olacak. Hani bir ata sözümüz vardır. Gülü seven dikenine katlanır dereler. Eğer sizde buradan ekmek yemek istiyorsanız. Ne şiş yansın ve kebap yansın hesabı etmeden. Buradan ekmek yemek istiyorsanız. Birazcık masraftan kaçınmayacaksınız. Kömürü çıkarmayın diyen yok. Ormanımın ağacını kesmeyin diyorlar. Köy hayatı yaşamayan bu işlerin kıymetini bilmez. Ağaç köylülerin olmazsa olmazlarındandır. Ağacı dikerler. O diktikleri fidana çocuklarına gösterdiği ihtimamı o diktikleri fidana da gösterirler. O fidana öyle ihtimam gösteriler ki? Kahvede sohbet anında bile şöyle bir fidan buldum.  Bu fidan bir tutarsa tarlanın yola bakan tarafın komple o fidanda dikeceğim diye sohbet bile ederler. Köy yüzü görmemiş bir kimse ağaç çeşitlerinden bile anlamaz. Bazı meyvelerin nerede yetiştiğini bilmeyenler bile vardır. Atatürk köylü milletin efendisidir demiş. Bu söylemin bir anlamı vardır. Yetişen sebze ve meyvelerin nerede ve nasıl yetiştiğini bildikleri için. Köylüler için milletin efendisidir lakabını dillendirmiştir. Fakat bu yeni Türkiye de. Eski Türkiye de ki yaşam koşulları örf ve adetleri unutulmuştur. Şimdi köylüleri milletin efendisidir diyecek bir yönetici bulabileceğinizi zannediyor musunuz? Milleti bile ikiye böldüler. Cumhur ittifakı ve millet ittifakı olarak ayrıştırdılar. Buyurun size örnek olacak olay Akbelen olayıdır. Bu olay zengin fakir ayrımı gibi bir ayrımda oldu. Burada yaşayanlar fakir. Kömürü çıkaracak olan zengin. Bir taraf tabiatın nimetinden faydalanmak istiyor. Bir tarafta tabiatı korumak istiyor.  Pekiyi yönetim nereyi destekliyor. Yönetim açık seçik zengini ve tabiatın şeklini bozulmasına sebep olacak olayın yanında olduğunu ilan etti.  Yönetim bu işe resmen taraf tutarak girdi. Yönetim bu işi tatlıya bağlaya bilirdi. Kömürü çıkaracak olana kömürü kapalı ocak olarak çıkarın diyebilirdi. Taraf tutmasaydı. Tabiatta korunmuş olacaktı. Olaylarda olmayacaktı. Ülkenin ormanının, tabiatın güzelliğinin vatandaşın feryadının hiç önemi yok. Varsa yoksa zenginlik. Fakat bu olaylara destek verirken çok ah alıyorlar. Hem vatandaşın ahı hem de tabiatın ahı bunlara yeterde artar bile. Öyle hesapsız kitapsız önüne gelen tabiatın güzelliğini bozamazsınız. Tabiat mutlaka intikamını alır. Tabiatla oynamaya gelmez. Örneklerini yaşadık. Saygılarımla.

  NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!