Her birimizin hayata karşı, yaşanılan olaylara karşı bakış açısı farklılar gösterir. Her yaşta hayattan hep bir şeyler öğreniyoruz. Geçen zaman, kişiler, olaylar, düşünceler, bizlere birer tecrübedir aslında…

 Bu tecrübelerle hayata dair bakış açımız oluşur. Aile hayatı, alınan eğitim, önyargılarımız, hatta hayattan beklentilerimiz bile bakış açımızı etkiler. Ya dar küçük bir pencereden bakarız, ya da geniş ve büyük pencereden bakarız hayata. Böylelikle bakış açımız hayatımızı fazlasıyla etkiler. Hayatımız bakış açımızla gelişir, anlam kazanır, ya da dar bir alana hapsolur ve anlamsızlaşır. Hayata karşı duruşumuz ve tecrübelerimiz, hayata bakış açımızı oluşturur. Bakış açısına en çok ve bilinen bir örnek; 6 ve 9 rakamları, hep karşımıza çıkar. Benim 6 gördüğümü, karşımdaki 9 olarak görür. Her iki tarafta haklıdır ve doğruyu söylüyordur ama her iki tarafta diğerinin gözünde yanılıyordur. Bu durumda ya aynı noktada durarak fikrimizi savunmaya devam eder, hatta tartışırız, ya da yer değiştirip aradaki farkı görebiliriz. Aslında karşımızdakinin de doğru söylediğini, haklı olduğunu anlayabiliriz. Çünkü yer değiştirdiğinizde az önce 6 olarak gördüğünüz rakam aslında 9’dur…

 Yine kahve fincanı da buna güzel ve basit bir örnektir. Bana göre fincanın sapı sağ tarafta ama karşımızdakine göre de sol taraftadır. Karşılıklı olarak her iki tarafta haklıdır kendi bakış açısına göre…

 Ancak yan yana geldiklerinde ya da yüksekten baktıklarında hemfikir olurlar. Hayata bakış açısını biçimlendirmek, değiştirebilmek elimizde olan, empati gücüyle de ilgili bir durumdur. Bunun bilincinde olmak, bir olayı başka bir kişinin gözünden, penceresinden görebilmek, hayatı kavgasız gürültüsüz, daha kolay ve daha mutlu yaşamamızı sağlar. Çünkü sorunların çoğunu ortadan kaldırır. Sadece yerimize saplanıp kalmadan değiş tokuş yaparak, farklı bakış açılarıyla ‘BEN’ merkezci olmaktan kurtuluruz, empati yeteneğimiz gelişir ve de hayata baktığımız pencere hem büyür hem de genişler. Bakış açısı durağan değildir, değişebilir ve değiştirme kararı, insanın kendisine aittir. Güzel yanı da budur. Hayata karşı baktığımız bir penceredir aslında bakış açısı; hangi pencereyi ne zaman kullanacağımız tamamen bizim elimizdedir!..

 Pencerenin yüksekliği ve genişliği ne kadar büyük ise olaylara ve hayatımıza bakış açımız da o kadar büyür ve genişler. Bu da araştırmakla, okumakla, kendimizi eğitmekle, sosyal yaşantımıza farklılıklar katarak hayal etmekle, seyahat ederek, yeniliklere açık olmakla beslenir. En önemlisi de yukarıda belirttiğim örneklerde olduğu gibi gerçeğin tek olmadığını kabul edebilirsek bunun farkına varabilirsek ancak o zaman bakış açımızı büyütür ve genişletebiliriz. Bakış açısını değiştiren kişi kendini de değiştirmeye hazırdır!..

 “Aynalar türlü türlüdür. Yüzünü görmek isteyen cama bakar, özünü görmek isteyen cana bakar!..” MEVLANA