Yaklaşık olarak on dört yıldır pazar günleri hariç günlük biçimde bugüne kadar dört farklı gazetede yayımlanan yazılarımda benim başından beri anlatmaya çalıştığım, çabaladığım husus; ‘Balıkesir’in Balıkesirlilerin doğru ve dürüst biçimde Balıkesir yararına ve menfaatlerine uygun olarak yönetmesi ilkesi yöneliktir.’ Bunun yanında yine çoğu kez ısrarla belirttiğim gibi olmazsa olmaz koşulum; samimiyet ve 36 yıllık tertemiz meslek deneyim ve birikimime titizlikle saygı gösterilmesine dair öncelikli ilkemdir!..

Bu nedenle daha fazla ayrıntıya girmeden şu hususları daha önceki yazılarımda değindiğim konulardan biraz daha farklı biçimde ifade etmek dolayısıyla altını çizmem gerekiyor anlaşılan…  

“Balıkesir’i ise uzunca bir süredir, özellikle 22 yıllık AKP iktidar döneminde daha önceki bazı yazılarımda da ifade ettiğim gibi maalesef Balıkesirliler yönetememektedir. Hadi Valisi ve daire müdürleri, kaymakamlar, emniyet müdürleri vesaire devlet memurları, bürokratlar, kamu çalışanları atamayla gelmektedir memleketimize ama bugün neresinden bakarsanız bakın; Büyükşehir ile ilçe belediyelerinin başında, tepesinde, ortasında, en altında hep büyük çoğunlukla Balıkesir kökenli olmayan Balıkesirliler(!) bulunmaktadır. Hatta sorarım size AKP’sinden, CHP’sine kadar irili ufaklı tüm siyasi partilerin milletvekillerinden, teşkilat yöneticilerine kadar hemen hepsine bakıldığında kaç tane has Balıkesir kökenli Balıkesirli vardır acaba? Ben oransal olarak söyleyeyim; bu isimlerin yüzde yetmişinden fazlası köken itibarıyla Balıkesirli değildir. O nedenle bu insanlardan Balıkesir’in yararına bir şeyler yapması elbette mümkün görünmemektedir. Bunlarda Balıkesirli olmak gibi bir ‘AİDİYET’ duygusu maalesef yoktur hiç olmamıştır. Tüm bu anlatmaya çalıştıklarımın çerçevesinden bakarsak ki öyle bakmak gerekiyor; Bugün itibarıyla ne olmuştur, Balıkesir nasıl görünmektedir, Balıkesir’i nasıl görmekteyiz?

Daha önceki bazı yazılarımda açıkça kaydettiğim gibi ortada koskoca bir ‘İLLÜZYON’ söz konusudur, yani ’yanılsama, gözbağı’ diyebileceğimiz bir durum söz konusudur. Bunu hemen açıklayayım; özellikle son 22 yıllık süreçte Balıkesir ili hem geneli hem de merkezi itibarıyla epeyce büyüdü, gelişti, kalkındı, ilerledi ve nüfusu arttı, diyebiliriz ama gerçekte ne oldu, bu bahsettiğim süreçte?.. Balıkesirlilerden oluşan sermaye grubunu oluşturan birkaç kişiden geriye ne kaldı, bugün itibarıyla birinci ve ikinci organize sanayi bölgeleri ve diğerlerinde sanayi kuruluşlarının kaç tanesinin sahibi veya yöneticisi Balıkesirlidir? Bilebildiğim kadarıyla bu soruya benim yanıtım; Bir elin parmakları kadarı kalmış olan Balıkesirlilerdir onlar…

“Bir ilin gelişmesi ve kalkınması için bu durumun gerçekleşmesi yani dışarıdan sermaye gruplarının ve varlıklı şahısların gelmesi kaçınılmazdır” diyebilirsiniz ama ‘manzarayı umumiye’ veya daha açık ve Türkçe bir ifadeyle ‘genel görünüm’ maalesef öyle değildir. Dışarıdan yani Balıkesir dışından Balıkesir’e geldiği iddia edilen sermaye gruplarının veya varlıklı şahısların büyük çoğunluğu Balıkesir’e ‘ARTI DEĞER’ katmak ve ‘KATMA DEĞER’ yaratmak için kesinlikle değil oluşan ve oluşturulmuş olan ‘RANTIN ÜZERİNE ÇÖKMEK’ amacıyla Balıkesir’e gelmektedir. Tarımsal alanların hesapsız kitapsız, ölçmeden biçmeden gelişi güzel imara açılmasıyla başlayan süreçte bugün itibarıyla sanayileşme ve konut ihtiyacının giderilmesi amacıyla olduğu söylenen sözüm ona ‘sağlıklı ve çağdaş kentleşme, sanayileşme hamleleri’ bu sözünü ettiğim Balıkesir’e dışarıdan gelen sermaye grupları ve varlıklı şahıslar için göz kamaştırıcı bir ‘RANT’ ve ‘FIRSAT OLANAĞI’ yaratmakta ancak bana göre ise Balıkesir’in varlık sebebi sayılan kaynakları üzerine adeta bir ‘KABULUT’ gibi çökülmesine açıkçası ‘Balıkesir’in peşkeş çekilmesine’ kanımca apaçık bir fırsat sağlamaktadır. 31 Mart yerel seçim sonuçlarıyla AKP’den CHP’ye geçmiş olan başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere birçok ilçe Belediyesinde iktidarın el değiştirmesi üzerine bu ülkenin ulusal çapta ‘RANT SİMSARI’ denilebilecek bazı isimleri daha önceki süreçlerde Balıkesir’e yolu düşmüş olan SEKA gibi kamu varlıklarını ‘ÇEREZ PARASINA’ almış Albayraklar grubu başta olmak üzere bugünde ittifak oluşturdukları sözde ‘RANT KOALİSYONU’ ile ellerini ovuşturarak belki de Balıkesir’in tamamına çökme hevesi ve yoğun gayreti içindedir, kanısındayım..    

Son birkaç aylık süreç içerisinde yazılarımda bu konuları tekrardan yineleyerek defalarca yazıp anlatmamın bir başka sebebi de aslında şudur; ‘Nepotizm’ ve ‘Kronizm’ nedir elbette sizler de biliyorsunuz, ama ben yine de yeri gelmiş iken bir kez daha açıklamak isterim. Nepotizm; makam ve mevkiini ailesinin, yakınlarının yararına suiistimal eden kişiler için kullanılmaktadır yani bir tür akraba, yakın çevre, hemşeri kayırmacılığının diğer adıdır; nepotizm.

Kronizm; nepotizmin ardışığı, devamıdır bir bakıma; bazı kişilerin yetenekleri ve üstünlükleri yüzünden değil, sadece kilit noktalardaki kişilere yakınlıkları sayesinde olumlu yönde farklı muamele görmeleri, yani kayrılmalarıdır. Bunların üzerine bir de ‘popülizm’ ekler isek ki bu durumda eklemek, eklemlemek gerekiyor. Popülizm; bildiğiniz gibi ‘halk dalkavukluğu’ tabirinin diğer adı, daha doğrusu tanımıdır. Tüm bunların üzerine bir de üstüne üstlük; günümüzde bilhassa kimi politikacıların ‘üç vazgeçilmez huyu’ haline gelen; ‘rasyonel’ oluyormuş gibi yaparak ‘oportünist’ yaklaşımlar ile her koşulda ‘manipülasyon’ içinde davranmak, hele ki ‘aymazlığın daniskası’ biçiminde bir ‘haleti ruhiye’ halinde olmak, bütün bunlar yetmezmiş gibi ‘KİBİR’ hastalığının ‘kronikleşmiş boyutunda’ hele bir de ‘medyatik’ haliyle adeta bir ‘sosyal medya fenomeni gibi’ sözüm ona farkında olsun olmasın ‘karavana hamleler’ yapan biri haline gelmek bir politikacıya hele ki o politikacı bir de ‘Balıkesirli ise’ hiç ama hiç yakışan bir durum değildir! Hele ki biraz önce de belirttiğim gibi ‘rant koalisyonu’ oluşturmuş kimi isimlerin ve bazı sermaye gruplarının Balıkesir’e şimdiden önemli ölçüde ‘ÇÖKMÜŞ’ iken, o sözünü ettiklerim meydanı boş buldukları için Balıkesir’in daha fazla ‘KANINI EMMEK’ amacıyla başta dönemsel siyasi aktörler ve kimi hatırı sayılı yerli işbirlikçilerle belki de son hamleyi yani deyim yerindeyse ‘TABUTA SON ÇİVİYİ ÇAKMAK’ için fırsat kollamaktadırlar, düşüncesini kuvvetlice taşımaktayım.

Siyasetin yerelinde ve genelinde kartlar yeniden karılıyor, siyaset yeniden şekillendirilirken Balıkesir’de ve memleketimizin genelinde yeni bir dönem başlamış iken bu sürece benimde katkım olsun isterken, daha yolun başında bir de baktım ki ‘boğazına kadar battığı vasatlık çukurundan çekip çıkarılmış, omurgasız’ dolayıyla ‘haysiyetsiz’ elbette ki ‘vasıfsız’ ve de kimileri de ‘edepsiz, ahlaksız’ bir takım ‘şahs-ı mahlukatlar’ köşe başlarını çoktan tutmuş görünmektedirler.  Bu son derece olumsuz ‘manzarayı umumiye’ hakkında daha söyleyecek ve anlatacaklarım mutlaka vardır, her daim olacaktır ama benim bugünlük bu kadarıyla yetinmemin ‘ŞİMDİLİK’ kaydıyla daha doğru olacağı inancındayım…