Bugün atasözü yok. Televizyonda izlerken 40 sayısının gizemi hakkında bir belgesel niteliğinde bir yayın denk geldi.

Bende merak ettim. Kırk sayısı hakkında bir dizi araştırma yaptım. Sizlerle paylaşmak isterim.

Bazı sayılar vardır ki, sadece matematiksel karşılıklarıyla kalmaz; kültürlere, inançlara, hatta hayatın ritmine dokunur. 40 sayısı da işte böyle bir sayı. Sadece bir rakam değil, bir anlatım biçimi, bir sembol, bir eşik... Hem dini metinlerde hem halk anlatılarında hem ritüellerde hem de günlük hayatın içinde defalarca karşımıza çıkmakta.

Örneğin kırk sayısı neredeyse tüm semavi dinlerde anlam yüklüdür.

İslam’da peygamberlerin hayatında sıkça karşımıza çıkar. Hz. Muhammed, 40 yaşında peygamberlikle görevlendirilmiştir. Hz. Musa, Tur Dağı’nda 40 gün 40 gece kalmış; bu süre sonunda ilahi vahiy ile dönmüştür. Kur’an’da tufandan kurtulan Hz. Nuh’un gemisinde yağmurun 40 gün sürdüğü anlatılır. Hacamat, oruç, temizlik gibi konularda da kırkın önemi vurgulanır.

Yahudilikte 40, sınav ve hazırlık süresidir. İsrailoğulları, çölde 40 yıl dolaşır. Musa’nın dağdaki yalnızlığı yine 40 gündür.

Hristiyanlıkta da Hz. İsa’nın çölde 40 gün oruç tutarak Şeytan’ın sınavına direndiğine inanılır. Bu, aynı zamanda Lent (Paskalya orucu) süresine de ilham verir.

Tasavvuf ehli için kırk, nefsi terbiye etmenin, içe dönmenin, hakikat yolculuğunun simgesidir. Dervişlikte "çileye girmek" 40 gün süren bir inzivayı ifade eder. Bu süreçte kişi nefsini dizginler, kalbini arındırır. Hatta “kırkı çıkmak” deyimi de buradan gelir; ister doğumda, ister ölümde, insanın yeni bir halini kabullenmesi için 40 gün geçmesi gerektiğine inanılır.

 

***

 

Dini bağlamların dışında da 40’ın hayatımızdaki yeri büyüktür.

Doğumdan sonra “lohusanın kırkı çıkar”, yani hem annenin hem bebeğin bedensel ve ruhsal bir geçiş süreci tamamlanmış olur. Vefat edenin ardından da “kırkı çıkınca” mevlit okutulur. Bu da yasın ilk evresinden ruhsal bir dengeye geçiş olarak görülür.

Halk masallarında “kırk gün kırk gece süren düğünler” olur. Kırk haramiler, Kırk budaklı ağaçlar, Kırk yiğitli destanlar anlatılır. Sayı çoğu zaman gerçek bir hesap değil, “çokluk”, “büyüklük” ve “tamlık” ifadesidir. Aynı zamanda sabrın ve bekleyişin ölçüsüdür.

Anadolu’da hâlâ çocuklar için yapılan bazı oyunlarda ya da büyülerde kırk düğüm, kırk iğne, kırk tel gibi motifler yer alır. Suyun kırk kez okunup üflenmesiyle "şifa" olacağına inanılır. Nazar duaları 40 kez okunur, kırk kez "amin" denir.

Bazı psikologlar da bu yaşın bir “yansıma dönemi” olduğunu savunur. İnsan geçmişine bakar, neyi doğru neyi eksik yaptığıyla yüzleşir. Bu yönüyle 40, kişinin kendisiyle hesaplaşma yaşıdır.

Bir de ‘kırk kere söylersen olur’ diye bir söz var.

Kırk sayısı, aynı zamanda tekrarın ve inancın gücünü simgeler. Anadolu’da "kırk kere söylersen olur" denir ya, aslında bu biraz da niyetin, sabrın ve inancın sembolüdür. Yeterince ister, yeterince bekler, yeterince çalışırsan; belki de olur…

Saygılarımla..