Bursa'nın İznik ilçesinde inşa edilen ve yapımı tamamlanan Arkeoloji Müzesi’ndeki Büyük İskender'in generallerinden Antigonos’a âit 2.500 yıllık lahitteki yazılar arkeologlar tarafından çözüldü.

İlk defa görüntülenen lahit üzerinde Roma harfleriyle yazılan mesajda; “Ben üzgün Arete. Bütün benliğimle Antigonos’un mezarı başından sesleniyorum.

“Üzüntüden saçlarımı yoluyor ve duygularımı ağlayarak gösteriyorum. Bu kötü talih, bu ölüm, bu seçkin adamı özgür bırakmak yerine beni tutsak etti.”  

BERABER (Fıkra)

Yeni evli kadın kocasına kızınca, bağırdı:

“Artık bitti! Annemin yanına gidiyorum!”

Kocasının gülümseyerek sevindiğini görünce, kadın bu sefer de şöyle devam etti:

“Sonra da onunla birlikte geri döneceğim!”

KADIN (Fıkra)

Günlerden bir gün kadının biri ormanda gezinirken, tuzağa yakalanmış bir tilki görmüş. Tilki ona demiş ki:

– Beni bu tuzaktan kurtarırsan, sana 3 dilek hakkı tanıyacağım.

Kurtarınca tilki demiş ki:

– Ne dilersen, dileğinin 10 katına kocan da sâhip olacak!

Kadın cevap vermiş:

– Tamam. İlk dilek olarak; dünyanın en güzel kadını olayım.

– Kocan da dünyanın en yakışıklı adamı olacak.

– Tamam. Onun gözü benden başkasını görmez.

Bu dileği yerine gelmiş.

– İkincisi; dünyanın en zengini olmak istiyorum.

– Kocan da senden 10 kat daha zengin olacak.

– Tamam. Onunki benim, benimki de onun sayılır.

Bu dileği de yerine gelmiş.

– Son dileğini de söyle!

– Ben çok hafif bir kalp krizi geçirmek istiyorum…

AYNI ANNEM GİBİ

Fatma öğretmen yeni tayin olduğu ilkokulda 5. sınıf öğretmenliğine verilmişti. Çocuklarla tanıştıktan sonra, onlar hakkında bilgileri toplamaya başladı.

Ayşe isimli çocuk dikkatini çekti. Diğer çocuklar gibi neşeli değil, onlarla oynamıyor, kıyıda köşede vaktini geçiriyordu. Elbiselerinin de kirli olduğunu da fark etmişti. Öğretmen, her çocuk için ilkokullarda tutulan Ruhsal Dosyalarını incelemeye başlamıştı. Ayşe’nin numarası sonlara doğru olduğu için daha ona sıra gelmemişti. Burada her çocuğun geçmiş sınıflardaki karne notları ve öğretmenlerin yazdığı küçük davranış notları yer alır.

Ayşe’nin birinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı: Ödevlerini derli toplu ve temiz yapıyor, çalışkan ve çok terbiyeli bir çocuk.

İkinci sınıf öğretmeni: Mükemmel bir öğrenci, sınıf arkadaşları tarafından çok seviliyor, ama annesinin ölümcül bir hastalığı olduğu için bazı zamanlar dalıp dalıp gidiyor.

Üçüncü sınıf öğretmeni: Annesinin ölümü çok zor geldi. Babası ve üvey annesi ona ilgi göstermiyor. Derslerini ihmal etmeye başladı.

Dördüncü sınıf öğretmeni: Ayşe içine kapanık ve okulda derslere çok fazla ilgi göstermiyor. Fazla arkadaşı da yoktu. 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde bazı öğrenciler öğretmene küçük hediyeler alıyordu. İşte o gün öğrencilerin hediyelerini sınıfta açarken, sıra Ayşe’nin hediyesine geldi. Beceriksizce bir kâğıda sarılmıştı. Yarısı dolu olan bir parfüm şişesini çıkarınca çocuklardan bazıları gülmeye başladı. Öğretmen o parfümden istemeyerek de olsa biraz bileklerine sürdü. O gün öğretmen sınıftan çıkarken, Ayşe öğretmeninin bacaklarına sarılıp şöyle dediği duyuldu:

“Öğretmenim! Bugün aynı annem gibi kokuyorsunuz...”