(Türk tarihinde Ağustos ayının ayrı bir yeri vardır. Bu ay zaferler ayı olarak bilinmektedir. Bu nedenle böyle bir makalenin bu ayda dostlarla birlikte paylaşılmasını istedim.) 
Türk milletinin islam ile cihat anlayışına dönüşen cihana hakim olma fikri, Türk Kağanları devletin başına kendilerinin Tanrı tarafından oturtulduğuna inanırlar. 
Tüm dünyayı feth edip huzur ve refah getirmeyi amaç edinirler. Kendilerini tüm dünyanın hakimi olarak görürler. 
Bazı araştırmacılar Oğuz Han ile Mete Han aynı olduğunu yazmaktadırlar. Bir kısım araştırmacılar da, ayrı kişiler olduğunu yazmaktadır.
Türkler hiçbir zaman putperest olmamışlar, tek Tanrı’ya inanmışlardır. Türklerle ilgili Tarihi kaynaklar, Türk Yazıtları, abideler,   ciddi bir şekilde incelendiği zaman bunu görmek mümkündür.
Oğuz Kağan ve babası tek Tanrı'ya inanıyordu. 
Oğuz Kağan'ın büyük bir komutan ve lider olmasının yanında Tanrı'nın elçisi olduğuna inanılıyordu. Yani peygamber ve Hanif dinine(Hz. İbrahim'in dinine) mensup olduğu söylenmektedir. 
Türklerin Şaman olmadığı, Oğuz Han soyundan gelenlerin Müslümanlığı kabul edene kadar, Hanif dinine tabi olduğuna inanılmaktadır. 
Oğuz destanının bir çok bölümünde, Oğuz Kağan'ın  mucizelerle dolu yaşamında Tanrı'sal bir gücü olduğuna da dikkat çekilir. Ona Peygamber anlamına gelen Yalavaç sözcüğü kullanılmıştır. 
Bazı kaynaklarda Oğuz Han isminden sonra'' Rahmetullahi  teala aleyh'' denmektedir. 
Oğuz Kağan'ın Tek Tanrı dinini sistemleştiren bir Yalavaç olduğu söyleniyor. Oğuz Kağan da insan üstü bir kişilik görüldüğü yazılıyor. Buna örnek olarar: 320.000 Çin ordusunu kuşatmış vergi ve toprak vermeyi kabul ettirmiş, kuşatmayı bu şekilde kaldırmıştır. 
Oğuz Kağan'a göre gök devletin çadırı, Güneş ise bayrağıdır. 
Oğuz Kağan ömrünün sonuna doğru topladığı kurultayda ülkeyi oğulları arasında taksim ederken yaptığı konuşma: ''Ey oğullarım çok çalıştım. Çok yaşlandım Gök Tanrıya borcumu ödedim.'' demiştir. 
Oğuz Kaan'ın ömrünün sonunda imparatorluğun sınırları doğuda Büyük Okyanustan, Batı Hazar denizine, Keşmir'den Kuzey Sibirya'ya kadar uzanıyordu. İmparatorluğun toprak alanı 18 milyon kilometre kareydi. Bu günkü Türkiye'nin yüz ölçümünün 23 katı idi.
Türk hükümdarlarının vazifelerinden biri de cihanı yönetme düşüncesidir. Güneşin doğduğu ve battığı yere kadar dünyanın töreye göre Türk hükümdarı tarafından yönetilmesi ülküsü olan, Türk Cihan Hakimiyeti mefkuresi, bütün Türk devletlerinde görülür. 
Cihan hakimiyetinin amacı ise yeryüzüne dirlik, düzen ve huzur getirmektir. 
Tarihte kurulan her Türk devleti cihan hakimiyeti iddiası ile hareket etmiştir. Türklerin cihan hakimiyeti mafkuresi tarihte kurulan ilk Türk devleti olan Asya Hun Devleti Oğuz Han'la başlar. Oğuz Han yazışmalarında, hakimiyetin ilahi kaynaklı olduğuna inandığını yazar. 
Avrupa Hunlarının Türk Hükümdarı Attilla oldu. Türkler, Attilla'nın ilahi bir kudretle mücehhez bir hükümdar olduğuna inanırlar. Attilla Avrupa'nın hem Ruhani hem de cismani lideri olan papaya el öptürüp eman diletmiştir. 
Göktürkler, Cihan hakimiyeti doğrultusunda hareket ettiler, ve kısa zamanda Türkistan'ın tamamına hakim oldular. Batı Gök Türk hükümdarı İstemi  Yabgu, ilk defa Bizans'a bir elçi göndermiş, daha sonra Bizans'da İstemi Yabgu'ya elçi göndermiş.Zemarkos  adlı Bizans elçisi İstemi'nin ağladığını, gözlerinden yaş aktığını görmüş. Elçi kendisine ağlamasının sebebini sormuş. İstemi Yabgu ise bu gözyaşlarının üzüntüden değil, mutluluktan olduğunu ifade ederek, atalarımızdan işitti ki, Garp İmparatorluğu'nun elçileri geldiği zaman, bu bizim için artık yeryüzünü fetih ve istila edeceğimize delalet eder dedi. 
Bilge Kağan, 2. Göktürk Devleti'nin kuruluşunu, Orhun  kitabelerinde şu şekilde ifade eder:
''Açıktır ki, Türk halkının adı, sanı yok olmasın diye, babam Hakan'ı Anam sultanı  yücelten Tanrı, bizlere ülke bağışlayan Tanrı, Türk halkının adı, sanı yok olmasın diye şahsımı Hakan olarak tahta oturttu. 
Bilge Kağan Türkler birlik ve beraberlik içinde bulundukça akıbetlerinden endişe etmemeleri gerektiğini belirtir. 
Göktürk Devleti hükümdarı Bilge Kağan Tanrı irade ettiği için Kaan seçildiğini belirtir. 
Bilge Kağan, Tanrı izin verdiği için dizlilere diz çöktürmüş, başlılara baş eğdirmiştir. Tanrı irade ettiği için düşmanlarını perişan etmiştir.
Türk devleti milli örf ve nizamlarından ayrıldığı takdirde Tanrı'nın Türkleri cezalandıracağı inancı hakimdir. Milli değerlerinden taviz vermeyen ve töresine yani sosyal ve siyasal nizamına sıkı sıkı bağlı olan Türk milletinin hiçbir zorluğa muhatap olmayacağı, Türk devlet adamları tarafından sık sık vurgulanmıştır. 
Türk Hakimiyet telakkisinin ilahi kaynaklı olması, cihan şümul karakteri Türk devlet adamlarına, hem devlet hem de halk nazarında ayrı ayrı sorumluluklar yükler. 
Kaynak: Orhun  Kitabeleri, Divanı Lugatü Türk, Yusuf'un Hashacip, Oğuz Kağan Destanı.Bilge Kağan Kitabeleri, Yazıtları. Kaşkarlı Divanı. Vani Mehmet Efendi yazıları.