Tiroid nodülleri, özellikle 20 yaş altındaki gençlerde ve boyun bölgesine radyoterapi öyküsü bulunan kişilerde kanserleşme riskini 3–4 kat artırıyor. Nev Sağlık Grubu Genel Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Serhat Oğuz, nodüllerin yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik kaygılara da yol açtığını belirterek, “Bu gibi durumlarda cerrahi müdahale öncelikli seçenek olmalıdır” dedi.
Prof. Dr. Oğuz, tiroid nodüllerinin tiroid bezi içinde farklı kıvama sahip, küresel veya oval şekilli lezyonlar olduğunu ve en sık nedenin iyot eksikliği olduğunu ifade etti. Nodüllerin tek veya çok sayıda görülebildiğini belirten Oğuz, “Kanserleşebilme riskleri birbirine yakındır” diye konuştu.
Kadınlarda Daha Sık, Erkeklerde Daha Riskli
50 yaşın üzerinde görülme sıklığının arttığını aktaran Oğuz, “Kadınlarda erkeklere göre 4 kat daha sık rastlanırken, erkeklerde kanserleşme riski kadınlara göre 3 kat daha fazladır” bilgisini verdi.
Hastalara Sorulması Gereken 3 Kritik Soru
Tiroid nodülü ile karşılaşıldığında üç temel noktanın sorgulanması gerektiğini belirten Oğuz, “Birincisi nodülün kanser riski taşıyıp taşımadığı, ikincisi ses kısıklığı, nefes darlığı ve yutma güçlüğü gibi basıya bağlı şikâyetlere yol açıp açmadığı, üçüncüsü ise hormon fazlalığına neden olup olmadığıdır” dedi.
Risk Grupları: 20 Yaş Altı, Radyoterapi Öyküsü Olanlar ve Genetik Taşıyıcılar
Prof. Dr. Oğuz, 20 yaş altında tespit edilen nodüllerde kanser riskinin 3–4 kat arttığını vurguladı. Ayrıca boyun bölgesine radyoterapi öyküsü bulunan ve çok sayıda nodülü olan hastalarda bu riskin %40 seviyelerine çıktığını söyledi. Ailesel yatkınlığı olan genetik taşıyıcıların da cerrahi açıdan öncelikli gruplar arasında yer aldığını belirtti.
Biyopsi ve Cerrahi Müdahale Kararı
Ultrason eşliğinde yapılan biyopsilerde şüpheli ya da doğrudan kanser tanısı konan hastalarda cerrahi müdahalenin uygulandığını dile getiren Oğuz, “Basıya bağlı şikâyetler, hızlı büyüme gösteren çoklu nodüller veya hastanın ciddi kaygı yaşaması halinde de cerrahi tedavi ön plandadır” ifadelerini kullandı.