Siyasetin raconlarındandır. Bir soru sorulur. Muhatabı soruya cevap vermez, ya alakasız bir konuya ilişkin konuşur. Ya cevap verir ama sorunun cevabı değildir. Ya da soruya soruyla döner. Sonuç. Muhatabın sorusu cevaplanmaz, havada kalır! Türk siyasetinin...

Atalar Caddesi’nde Çardaklı Mevkii’nde tıkanıyorsunuz…. Kızılay, Salih Tozan, Milli Kuvvetler, Anafartalar tıkanıyor komple. Milli Kuvvetler’de tıkanıyorsunuz, Örücüler Caddesi, Yeni Çarşı komple… Bandırma Caddesi’nde tıkanıyorsunuz… Vasıfçınar’a kadar komple… Park köprüsü alem… Şehrin tüm cadde ve sokaklarında...

Bir süre önce iç güvenlik alanında yeni yasal düzenlemeler yapıldı. Bir zamanların amiral gemisinin konuyla ilgili attığı başlık ne? “Ruhsatsız silahın yatarı var” Jargona bakar mısınız: Yatarı var! Kimin umrunda?.. N’olmuş o değişiklikle? Basit olarak...

Sadece siyasilere mi serbest?.. Velev ki vatandaş saçmalıyor… Hem özellikle saçmalıyor diyoruz yani siz onu hukuka aykırı olarak anlayın, kastettiğimiz o şekilde konuşmalar misal… Vatandaşa ceza ille de tutuklamayla peşin ceza mı?.. Eleştiri, ağır eleştiri,...

Uluslararası arenada ülkelerin itibarında değerlendirilen kıstaslardan biri şüphesiz pasaport. Ve biz bu pasaport konusunda son zamanlarda oldukça sıkıntılı günlerden geçiyoruz. Dışişleri; bu konuda ne kadar etkin çalışma yürütüyor; neler yapıyor, etkili ne gibi dinamikleri kullanıp...

Özlediniz mi Eurovision’u?.. Nereden çıktı demeyin, Youtube’da Şebnem Paker’in “Dinle” şarkısına denk gelince aklımıza geldi o geçmiş günler… Paker 1997’de 3.olmuş ve yarışmaya olan ilgimiz artmıştı. Hoş; milli meydan muharebesi haline de getirdik bu yarışları...

Tüm dünyada şehirleşme oranı artıyor ve kırsal yerleşim nüfusu azalıyor. Oysa köy biterse şehir de biter. Geriye sun’i ve soğuk bir hayat kalır. Farkında değiliz ama her boşalan köy, uzun vadede hangi ülke olursa olsun...

Gazetede haber: “Z kuşağı yazı yazmasını bilmiyor” Haberin detayında; son yıllarda tablet, telefon, bilgisayar ve klavyeye hapsolan Z kuşağının eline kalem almadığı; yazı yazmayı neredeyse unuttuğu, yazı yazanların ise yazdıklarının çok kötü olduğu, yazılarının bozukluğunun...

Son aylarda ülke gündeminde epeyce konuştuk “taklit, tağşiş, tağyir” içeren gıdaları… Hatta bu kelimelerin anlamlarını bile öğrendi herkes.. Taklitte sorun yok, tağşiş içeriğe bir şeyler ekleyerek saflığı, orijinalliği bozmak; tağyir ise şeklini bozmadan içeriğini değiştirmeye...

Neredeyse haftası olacak olayın. Biliyorsunuz, ulusal basın ve görsel medyaya da konu oldu. Zaten sosyal medya en hızlısı. Türkiye’nin gündemine oturdu. Şiddete gark olan ülkenin sıradanlaşan sahnelerinden biri. Ne hazin aslında şu kelimeler; lütfen tane...