Orhun kitabelerinde geçen Oğuz Kağan’ın sözleri ”Gittiğim yerlerde güneşin kavurduğu, güneşin battığı son millete gittim. Onların arasında hüküm verdim. Sonra dünyanın öbür ucuna güneşin doğduğu yere vardım. Orada bulduğum milleti boyunduruğumun altına aldım. Birbirleriyle olanca çekişmelerine son verdim. Ordumla Tengri buyruğu olarak bunları yaptım.” Ayrıca” Rahat hayata, zenginliğe, Çin ipeğine., kanma!. Milletime altın ve beyaz gümüşü kazandırdım. Hükmettiğim milletlere hakem olup, madenler erittim.”
Kehf suresinde anlatılanla, Oğuz Kaan’ın sözleri örtüşmektedir.
Bazı araştırmacılar, Hazreti İbrahim’in(s.a.) babasının lakabı” Azer” olduğu Türk olduğu, Kantura adında bir Türk hanımla evlendiğini belirtirler.
Hz Muhammed(s.a.)”Kantura oğullarına erişmeyiniz. Mürüvvet, nimet ve saltanat onların olacak” buyurduğu rivayet edilir.
İsmail Hami Danişment, ”Türklük meseleleri atlı eserinde, Kur’an’da bahsi geçen Zülkarneyn’den(s.a.) maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki, bu hususta tereddüde mucip olacak bir nokta yoktur.”
Vani Mehmet Efendi eserinde ”Kehf suresinin kıssasında geçen Zülkarneyn’in(s.a.) Oğuz Han olduğuna işaret etmiştir.”
Kur’an-ı Kerim’de Kehf Suresinin 85. ayetten 92. ayete kadar Zülkarneyn’in kıssası anlatılır. “Biz O’na(Zülkarneyn’e ) yeryüzünde imkan vermiş ve ihtiyaç duyacağı her şey için bir sebep kılmıştık. O bir yol takip edip güneşin battığı yere varınca, onun simsiyah bir balçık üzerinde battığını gördü. Orada bir topluluğa rastladı. Biz ona Ey Zülkarneyn istersen onlara azap edebilirsin. İstersen içlerinde kalıp onlara iyilik edebilirsin dedik.
Sonra Zülkarneyn bir yol daha izledi. Güneşin doğduğu yere varınca, onun orada kendilerine güneşten koruyacak hiçbir gölgelik, siper yaratmadığımız bir kavim üzerine doğduğunu gördü.
Sonra bir yol daha izledi ve iki dağın arasına vardı. Dağların eteklerinde neredeyse hiç söz anlamayan bir toplulukla karşılaştı. Onlar Ey Zülkarneyn! bu bölgede Yecüc ve Mecüc bozgunculuk yapıyor. Sana harcını ödediğimizde, onlarla bizim aramıza bir hat çeker misin?. Zülkarneyn Rabbimin bu konuda bana verdiği imkan sizin bana vereceğiniz harç’tan daha hayırlıdır. Sizden harç istemiyorum. Fakat siz bizzat bedensel gücünüzle Bana yardım edin. Sizinle onlar arasına aşılamayacak bir set çekeyim dedi. Onlara bana demir kütükler getirin ve iki dağın arasına dolduruncaya kadar yığın. Bir yandan da körükle çekmeye devam edin. Kütükler kor haline gelince, bana bakır eriyiği getirin. Üzerine dökeyim.
Yecüc ile mecut o seti ne aşabildi ne de öteye geçebildi.”
Oğuz Han’ın Hanlığı sırasında Turan ve Hindistan’a, Irak, İran, Şam ve Mısır’a kadar yürüdüğü anlaşılmaktadır.
Bu kadar benzerlik bir tesadüf olamaz.
Yine Vani Mehmet Efendi’ye göre, Oğuz Han’ın kurduğu hakimiyet ve yapmış olduğu seferler Zülkarneyn’in seferleri ile çok benzerlik göstermektedir.
Bu nedenle Oğuz Han adıyla anılan, Türk’ün Peygamber’i, Zülkarneyn ile aynı kişi olduğu görüşü gittikçe kuvvet kazanmaktadır.
Bilge Kağan kitabelerinde şöyledir:” Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar ülkelerde yaşayan bütün milletler bana bağlıdır.”
Bilge Kağan Yazıtları ile Kur’an-ı Kerim ifadeleri arasında bir paralellik söz konusudur.
Elmalı tefsirine göre:” Zülkarneyn, dünyanın en doğusuna gider ve Türk kavmini bulur. Türkler Zülkarneyn’den yardım isteyerek Yecüc ve Mecüc’ün saldırılarına bir set yapmasını ister.
Zülkarneyn Yecüc ve Mecüc’e karşı Türkleri demirden ve bakırdan yaptığı bir set ile korur.”
Kaşgarlı divanında “Zülkarneyn Uygur ellerine geldiğinde Türk Hakan’ı ona 4000 kişi gönderir.Bu Zül karneyn’in Türklerle bir soy bağının olduğunu ve ona karşı bir teslimiyet ve bağlılık gösterdiğinin ifadesidir.
Bu durum Zülkarneyn’in, Oğuz Han olma ihtimalini kuvvetlendirmektedir.
Kanuni devrine ait Rüstem Paşa” Tevarih-i Ali Osman’ın 2. sayfasında şöyle bir fıkra vardır: “Etrak şöyle bir fikr iderlerki, Hak Sübhanehu ve Teala Kur’an-ı Kerim’de( Kulna Ya Zülkarneyn) diyü zikr itüğü ve meğer bu O (Oğuz Handır)dur dirlerdi.”
Neşri’nin Kitabı Cihannüma’nın birinci cildinde, Oğuz Han’ın şarka ve garba hakim olduğundan bahsettikten sonra bu milli Terakki şöyle ifade edilmektedir.
”Etrak şöyle zu’m iderler ki, Hak Süphanehu ve Teala Kelamı Kadiminde zikr ittüğü İskender -i Zülkarney meğer bu O’la dirlerdi.”
Türkoloğ Leon Cahun, Asya Tarihi adlı eserinde, Oğuz Han hususunda şöyleder: “O bütün dünyayı fethetmiş, 116 sene yaşamış, ve Hakimiyet timsali olan Altın Yayla 3 Oku ölümünden evvel oğulları arasında paylaştırmıştır.”
Vani Mehmet Efendi’ye göre: ”Oğuz Han, Hazreti İbrahim(s.a.) dinini yaymakta idi. Yani İslamiyetten 3.700, günümüzden yaklaşık 5200 yıl önce Türkler Hanif dinine inanıyorlardı ve mümin idiler ”der.
Haluk Tarçan’ın Ön Türk uygarlığı kitabında, Ön Türklerin kendilerine “Rabbani Türk” dediklerini yazmaktadır.
Demek ki Türkler yeryüzünde ilk kez Tanrıya, Tanrının varlığına inananlardan dı.