Son zamanların en çok konuşulan konusu olan enflasyon TÜİK verilerine göre yüzde 19,89 olarak açıklamıştı ancak Pazar ve market fiyatlarına göre hissedilen en enflasyon oranı yüzde 40-45 civarlarında vatandaşın cebinden çıkan para her geçen gün daha da artmakta.
Akaryakıta art arda gelen her zam çiftçinin aracına ve traktörüne ayırdığı para her arttığında bu sefer buda ürettiği mahsule, ürüne yansıyor hepsi zincirleme şekilde devam ediyor.
Ancak artık zincirler koptu kafa aşağı gidiyoruz.
Bu durum en kısa sürede ele alınarak günü geçirmek için değil, uzun vadeli çözümlerle sorunların giderilmesi gerekiyor.
Ancak bizler hala daha her şey güllük gülistanlıkmış gibi yapıp kendimizi kandırıp uyuduğumuz uykuda biraz daha derinlere dalıyoruz.
Çiftçi zamlardan şikâyetçi, esnaf malın gelişi pahalı bende ona göre satıyorum diyor oda ayrı şikâyetçi, vatandaş zaten şikâyetçi ancak bu şikâyetlerimizi duyurmak için herhangi bir şey yapmıyoruz.
Deve kuşu misali sokmuşuz kafayı kuma öyle devam ediyoruz.
Artan zamlar ve aylık enflasyon oranları aslında bizlere bir şeyler anlatmaya çalışıyor.
Ya biz anlamaya çalışmıyoruz ya da anlamamış gibi yapıyoruz.
Yılbaşından sonra asgari ücrete gelecek olan zam gene bir işe yaramayacak çünkü gıdaya, elektriğe, suya, kullandığımız her şeye aynı oranda tekrar zam gelecek.
Hayatımızın ana konusu artık zam oldu.
Güne zamla başlayıp gün sonunda yatağa yattığımızda artık insanlar şunu demeye başladı, “Zam gelmesin, indirimde uygulanmasın aynı fiyata kalsın biz ona razıyız” artık çevremde en çok duyduğum cümle bu.
Enflasyon karşısında ezilen hep alt kesim dediğimiz çiftçi, esnaf, asgari ücretle çalışan yani gene vatandaş oluyor.
Artık uyuduğumuz bu derin uykudan uyanıp, başımızı sağa sola çevirerek etrafta ne olup bittiğini öğrenmemiz gerekiyor.
Her geçen gün daha fakir, her geçen gün alım gücümüz biraz daha düşüyor.
Düştük gidiyoruz dipsiz bir kuyuda.
Yorum yapın