YOBAZLIK VE BAĞNAZLIĞIN ORTAÇAĞ SÜRECİ YAŞANIYOR

Kimse aksine söylemesin, kimse inkar etmesin, inancım odur ki, özellikle son 20 yıllık süreçte gerek AK Parti’nin tek başına gerekse 2017’den itibaren MHP ile ortak olduğu iktidarlar boyunca, anayasadaki aksi hükümlere karşın, devletin laik demokratik yapısında büyük ölçüde gedikler açılmış, geri gidişler yaşanmıştır, halen de yaşana gelmektedir. Bu durum düpedüz bir ‘karşıdevrim atağı’ olarak kabul edilmesi gereken bu süreçtir. Bugünlerde bu süreç yeni boyutlar kazanmaya başlamıştır. ‘Devrim yasası’ olan ‘Öğretim Birliği Yasası’ yani Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Anayasa’nın koruması altındadır. Buna karşın, son birkaç yıldır özelikle yaşanan gelişmelerden anlaşılacağı üzere, eğitim-öğretimde ikilik çıkarılmasına ve Cumhuriyet Devrimi ile son verilmiş kimi ortaçağ kalıntısı kurumların yeniden diriltilmesine dönük girişimler yaşanmaktadır. Bu girişimler; Kamusal kullanıma açık mekanların da içinde bulunduğu yerlerde medreselerin açılmasına, tarikatların devlette kadrolaşmalarına, laik hukuk ile kamusal yaşamın toptan dinselleştirilmesine yönelik uygulama ve çabalardır. Laik, demokratik Cumhuriyeti korumak ve kollamakla görevli kurum, kuruluş ve örgütlerin; son 20 yıl boyunca, dış destekli bir gizli örgüt niteliğindeki FETÖ’ nün de desteğine alan iktidarlarca büyük ölçüde zayıflatılması, dönüştürülmesi, işlevsiz hale getirilmesi; bugün yaşanmakta olan Anayasa’ya aykırı bu tür girişimlerin giderek cesaret kazanmasına yol açmıştır. Siyaseten Cumhuriyet ilkelerinin sahipsiz kaldığı kanısına yol açacak kimi gelişmeler de ne yazık ki böyle bir ortamı yaratmaya neden olmuştur. Bu duruma çok açık ve net bir örnek olarak, medreselerin devlet kurumu olarak açılmasına olanak sağlayan Diyanet Akademisi Yasası’nın TBMM’den geçen aylarda iktidar ve muhalefet partilerinin ortak oylarıyla geçmesi gösterilebilir. Her ne kadar öğretim üyesi ünvanı, sanı alabilmiş kimi yobazlık ve bağnazlık timsali geri kafalılar, bugünkü iktidarın yarattığı ortamdan yararlanarak ‘küfür ve sapıklık fen ve felsefeyle besleniyor’ diye densizce konuşmalar yapabiliyor olsalar da, uygarlığın ve bilimin aydınlığı, insanlığın yarattığı çağdaş dönüşümlerin her türlü tutucu dirence karşı geleceği belirlemeye devam edeceğini kanıtlamaktadır..

Çünkü yürekten inanıyorum ki; Cumhuriyet devrimlerinin mayası Türk halkının gönlünde tutmuştur. Tüm zorlamalara, dayatmalara, yalpalamalara ve ödünlere karşın asla geri dönüş yaşanmayacaktır, yaşatılamayacaktır. Bu ülkenin aydınlanmadan yana tüm kurum, kuruluş ve yurttaşları, Cumhuriyet devrimlerinin yaşatılmasının güvencesi olmaya devam edeceklerdir..