YOBAZLIK VE BAĞNAZLIĞA DAİR BİRAZ DAHA ANLATALIM

Bugün yobazlığın, bağnazlığın dindar denilen gerçekten inançlı insanlar, genel olarak herkes için ne
denli tehlikeli olduğunu anlatmaya çalışacağım. Öncelikle şunu belirtmekte yarar görüyorum;
Yobazlığın sağı solu yoktur. Çoğu zaman irticacı kadar, yobaz laik de, gelenekçi kadar yobaz yenilikçi
de, yobazlığını en tepe noktasında keskin biçimde gösterir, bağnazlığı tavan yapar!.
Kendini bilimden yana görenin yobazlığı bazen en hurafeciden bile daha sert, daha kuru, daha
insafsız olabilir. Yobazın milliyetçisi, enternasyonalisti, liberali, muhafazakarı, sosyalisti, Kemalisti
yoktur. Hepsi bir kolayca yobazlığa dönüşebilir. Tümü çevresini dikenli tellerle örüp, dışlayıcı, hatta
yok edici olabilir. Dahası ne yazık ki, hiçbir teori, hiçbir inanç yobazlığa ve bağnazlığa karşı doğal
bağışıklığı asla sağlayamaz..
Ünlü düşünür Nietzsche yobazlığı ve bağnazlığı çok güzel biçimde şöyle anlatmıştır;
Yobazlar dünyayı boydan boya ikiye ayırırlar, bizimkiler ve onlar diye. Bir de öyle sanıyorum ki
yobaz ve bağnazlara karşı en büyük yanılgımız okumanın, öğrenmenin yobazlığa engel olduğunu
sanmak, yobazların ve bağnazların cahillerden oluştuğunu zannetmemizdir. Okur yobazlar, bol bol
yazan yobazlar da vardır. Ama bu yobazlar ve bağnazlar sürekli kendilerini haklı kılmak için okur ve
yazarlar. Tüm idealistler, hizmet ettikleri davaların her şeyden önce dünyanın tüm öteki
davalarından üstün olduğunu düşünürler. Kendi davalarının biraz olsun başarılı olması için, bu
davanın tüm öteki insan girişimlerine gerekli olan aynı pis kokulu gübreye açıkça ihtiyacı olduğuna
inanmak da istemezler. Bir düşmanla savaşarak yaşayan kişinin, düşmanını hayatta bırakmasında
fayda vardır..'
Ünlü Türk sosyolog Prof. Dr. Mehmet Kerem Doksat ise aynı konuya ilişkin şunları söylemektedir;
Kolaycı ve indirgeyici kafalar için, gökkuşağı diye bir mesele yoktur. Başkalarının fikirlerini,
ideolojilerini, hazırlop sunuluvermişlerdir. O işlerine geldiği için körü körüne inandıkları
düşüncelerden başka her türlü düşünceye düşman birer fanatik, sekter, hatta yobazca yaklaşır ve
şiddetle karşı çıkarlar. Bunların renk ve istikametleri çok farklı tezahür edebilir. Örneğin; Solcu,
sağcı, Freudcu, Darwinci, Müslüman, Hristiyan, ateist gibi ortam ve köşullara göre her kılığa
bürünebilirler ama ana yapı hep aynıdır; İndirgeyicilik, hizipçilik ve kendinden olmayandan nefret
etmeyi bir kaba koyup iyice çalkalamak, üzerine de biraz sevgisizlik eklemek! Bu türden yobaz ve
bağnazların bilimle uğraşanları kendi ekollerinin haricindekilere düşmanlık ederler, politikada yer
alanları ise farklı düşünenleri ellerinden gelince yok ederler. Yani asla demokrat olamazlar. İşin
daha vahim yönü, pek çok alanda en etkin ve örgütlü olanları kendilerini aşmak hiçbir çabaları
olmadığı için, enerjilerini kendi dünya görüşlerini diğerlerini yok ederek yaymak amacıyla
harcarlar..'
Yobazlık ve bağnazlığı herhangi bir ideolojiye körü körüne bağlanmak şeklinde açıkladığımızda bütün
dünyanın sorunu olarak kabul etmek ve toplumun tüm katmanlarında olabileceğini bilmek gerekir.
Yani 'her mesleğin, her ideolojinin yobazı olur, örneğin din yobazı, fen yobazı, devrim yobazı, evrim
yobazı, siyaset yobazı, laiklik yobazı gibi. Yobazlık aslında bir düşünce tembelliği halidir, insanın
düşünce yeteneğine açıkça ihanetidir. Düşünce tembelliğinin sonucu olarak, yargıları bir analitik
süzgecin delikleri arasından geçmeyeceği için davranış kodu ezberletilmiş doğadaki hayvanlar gibi
hayatın her aşamasını şekil ve format üzerinden sınıflandıracak ve kafasında etiketlediği kodlara
uygun bir durumda kendisine ezberletilmiş veya daha da kötüsü kendi kendisine ezberlediği
davranış kütüphanesinden uygun karşılığı çıkaracak ve uygulayacaktır. Bu durumun ‘uygun’
karşılığın ‘akla uygun’ olmasını beklemek sonuçta tüm dünyanın kendi kafasındaki doğrulara göre
olmasını isteyen, hastalıklı ve oldukça tehlikeli bir düşünce biçimidir.' diye düşünüyorum.
Yobazlık, bağnazlık ve gericilik üzerine anlatacaklarım, dolayısıyla yazdıklarım elbette ki bu kadarla
sınırlı değil. Ama bugünlük bu kadar deyip bugün yazımı noktalıyorum.