Bir hafta önce okullar açıldı. Yeni eğitim ve öğretim yılının başta öğretmen olan çocuklarıma ve bütün öğrenci,  öğretmen ve velilere ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Yeni öğretim yılını açarken ülkemizin en büyük sorunun eğitim ve sağlık olduğunu her zaman olduğu gibi yine tekrarlamak mecburiyetinde kaldığımı üzülerek belirtmeden geçemeyeceğim. Zira daha önce de defalarca söylediğimiz gibi ülkemiz eğitim ve sağlık yönünden Avrupa ve Amerika yı elli yıl arkadan takip ettiği için maalesef bilhassa eğitimde ki sancılar ve sıkıntılar hiçbir zaman bitmediği gibi bundan sonrada biteceğe benzemez. Hangi iktidar, hangi hükümet gelirse gelsin bu sıkıntıların bitmesi mümkün değildir. Zira her şeyden önce bir eğitim sistemimiz bile yok. Yıllardan beri hangi hükümet hangi iktidar gelirse gelsin bir eğitim sistemi oturtamamış, her gelen hükümet veya bakan önceki yapılanı beğenmeyip yeni bir sistem arayışına girince eğitim sistemi yazboz tahtasına çevrilmiş bir hükümetin uyguladığı sistem tam yerleşmeye başlamışken yeni gelen başka bir hükümet tam tersi bir uygulamayla her şeyi yeni baştan düzenleyeceğim diyerek eğitim sistemini alt üst etmiştir. Bu yılda yeni başlayacak eğitim ve öğretim yılı yine birçok sıkıntılarla başlamıştır.4-4-4 uygulaması devam etmekte yalnız bu yıl bir de açık lise sorunu ortaya çıkmış şimdi bunun çözümüne çalışılmaktadır.20 milyona yakın çocuğumuzun okula başlarken en büyük problemi ulaşım ve servis sorunudur. Bilhassa büyük şehirlerde ulaşım büyük bir problem oluşturmaktadır. Trafiğin kalabalığı, servis şoförlerinin yetersizliği geçmiş yıllarda birçok şikâyeti de beraberinde getirmişti. Bu yıl basından öğrendiğimize göre servis işine üç bakanlık bakacak ve bilhassa servis şoförlerinin çok iyi kontrolden geçirileceğini görünce inşallah şikâyetler en aza inecektir. Bir diğer önemli sorun saat ayarsızlığı sebebiyle yarı gece vakti çocukların aç, susuz, uykusuz okula gitmek için sabah karanlığında sokaklara dökülmesidir. Saat ayarı yapılır saatler bir saat geri alınırsa çocuklarımız en azından gecenin karanlığında değil gün ışığında okula gidebileceklerdir. Ülkemizin en doğusunda ki çocukla en batısında ki çocuk aynı saatte okula başlarsa işin içinden çıkılır mı? Bir diğer sorun okullarda kıyafet ve disiplin sorunudur. Eskiden çocukları okula götüren veli hocasına-Eti senin kemiği benim – diyerek onların kucağına çocuklarını emanet ederken onların en iyi şekilde yetişeceklerine inanır, onların insafına, vicdanına, merhametine güvenir gözleri arkada kalmazdı. Şimdi öğretmen çocuğa yan bile bakamıyor, ona başta ders olmak üzere hiçbir şey yaptırmadığı gibi devamlı bir veli korkusu ve şikâyeti sıkıntısı içerisinde disiplinsiz bir eğitim vermeye çalışmaktadır. Bizim zamanımızda öğretmen babamız gibiydi, en az babamız kadar sever sayardık. Şahsen benim okula ilk başladığımda öğretmenime babamdan da öte bir sevgimiz ve saygımız vardı. Bizi dövmezdi ama onu tatlı bir korkuyla ve büyük bir hürmetle sayardık. Oda bizi bir öğrenciden öte bir evladı gibi bağrına basar bize evladına gösterdiği şefkatı esirgemezdi. Benim üzerimde ilkokul öğretmenimin çok büyük bir hakkı vardır, ben ilkokulu bitirdiğimde ilerisini okumamı maddi imkânsızlıklar nedeniyle babam istememiş öğretmenim onu uyarmış,  ikna ederek benim ortaokula gönderilmeme sebep olmuştur. Şimdi rahmetli olan ilkokul öğretmenimi burada saygıyla, rahmetle anıyorum. Şimdi ki öğrencilerin bakıyorum bir diğer önemli problemi de en yakın yere bile servise gitmek istemeleri ve en ufak bir sıkıntıya bile gelemeyip her şeyin en kolayına ve rahatına kaçmak istemeleridir. Biz zamanında aç kaldık,  susuz kaldık, kitabımız olmadı, lokantanın yolunu bilemeden kuru ekmekle bir hafta okur köyümüze hafta sonu gider ertesi gün 6-7 saatlik yolu tekrar okula gelir 5 kişi tek odada kalır yine bir hafta sonunu o şekilde geçirirdik. Ayağımıza giyeceğimiz bir ayakkabı,  sırtımıza soğukta giyeceğimiz bir pardösümüz olmazdı. Ben şahsen kolalı gömleği ve iskarpin ayakkabıyı ancak yatılı okula gidince giyebildim. Şimdi ki çocuklara ve gençlere bunu anlattığımda inanmıyor, şaka yaptığımızı sanıyorlar. Ama o zaman ne yazık ki gerçek böyleydi.

 Okul kantinlerinde bazı zararlı yiyecek ve içeceklerin satılmasının yasaklanması çok isabetli olmuştur. Ailelerden en önemli ricamız çocuklarını kesinlikle kahvaltılarını yapmadan okula göndermesinler.

 Bir diğer önemli meselede çocuklarımızın dersleri ihmal ederek bilgisayar, Tv, ve bilhassa cep telefonlarından uzak tutmaktır. Çocukların derslere telefonsuz girmelerinin sağlanması çok isabetli olacaktır. Cep telefonun eline alan çocuklar her şeyi unutuyor adeta kendinden geçerek ne ders açılıyor ne de diğer problemlerine zaman ayıramıyorlar. Kesinlikle aileler buna bir zaman ayarlaması yapmalı çocuğun ders, dinlenme uyuma ve beslenme saatlerini ayarlamaları lazımdır. Bir diğer önemli karar da 4 dersten başarısız olan çocuğun sınıfta kalma uygulamasının geri getirilmesi olmuştur. Eskiden öğrenci nasıl olsa çalışsam da çalışmasam da sınıfta kalmak yok diyerek işi ciddiye almıyordu. Şimdi o rahatlık olmayacağı için derslerine daha çok çalışacaklardır.

 Aslında yazılacak söylenecek daha çok şey var ancak şimdilik bununla yetinelim, nasıl olsa ileride yine bu konulardan çok bahsedeceğiz, son olarak bir defa daha yeni eğitim ve öğretim yılının hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

Sağlık ve esenlik dileklerimle.

 

Em.Sağ. Yazar.Aslan TORUN