Ulusal kurtuluş savaşımızın başkomutanı Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal
Atatürk, bundan tam 83 yıl önce tarih 10 Kasım 1938'i gösterdiğinde, sabah saat 09.05'te
Dolmabahçe'de hayata gözlerini yumdu. Mustafa Kemal Atatürk'ün 80. ölüm yıldönümü olan yarın;
O’nun hastalık sürecinin başlangıcından yaşama veda ettiği ana kadar geçen zamanı sizlere
anımsatmak ve 10 Kasım'ların anlam ve önemine uygun yazılan bazı yazıları sizlere aktarmak
istiyorum;
Mustafa Kemal Atatürk, 1938 başlarında iştahsızlık ve halsizlik hissetmeye başlamıştı. Vücudunun
çeşitli yerlerinde kaşıntılar meydana geliyor ve burun kanamaları güçlükle önleniyordu. Bu kaşıntıların
Çankaya Köşkü'ndeki karıncalardan meydana geldiği öne sürüldü ve köşk ilaçlamaya alındı. Atatürk
de özel bir kür tedavisi için Yalova Termal tesislerine yani kaplıcaya gönderildi. Termal Otel'de, 22
Ocak 1938 günü Atatürk'ü muayene eden Doktor Reşat Belger, karaciğer rahatsızlığından kuşkulandı
ve siroz teşhisi koydu. Doktorunun mutlak surette perhiz yapmasını tavsiye ettiği Atatürk, oradaki
tedavisine bir süre daha devam etti, ancak doktorların bütün itirazlarına rağmen 1 Şubat 1938'de
tedaviyi yarıda bırakarak Bursa'ya hareket etti. Mustafa Kemal Atatürk son güney illeri seyahati
sırasında 24 Mayıs 1938’de Adana'da aynı gün gerçekleştirilen törenden sonra, Hatay Sorunu ile ilgili
olarak Mersin'e hareket etti ve daha sonra Adana'ya tekrar döndü. Burada yapılan askeri geçit
törenleri ile ordunun başında olduğunu gösterdi. Bu törenler işe yaradı, dış basında çıkan hastalık ve
"Atatürk hasta ve ölüyor" tarzı haberler kesildi. Ancak bu seyahat Atatürk'ün amansız hastalığını
iyiden iyiye artırmıştı. Atatürk 26 Mayıs 1938 günü son defa Ankara'dan ayrıldı, İstanbul'a hareket
etti. İstanbul'da 1 Haziran 1938'de Savarona Yatı'na geçti ve 25 Temmuz 1938'e kadar orada kaldı. Yaz
sıcaklarının artması üzerine Dolmabahçe Sarayı'na geçti. Atatürk yaşamının son anına kadar
Dolmabahçe Sarayı’nda kaldı. 5 Eylül 1938 günü vasiyetini yazdırdı ve bütün malvarlığını kurucusu
olduğu Cumhuriyet Halk Partisi'ne bıraktı. Kız kardeşine, manevi çocuklarına ve İsmet İnönü'nün
çocuklarına para yardımı yapılmasını belirtti. Ayrıca Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'na da
belirli miktarlarda yardım yapılmasını istedi. İzleyen süreçte hastalık giderek ilerliyordu ve Atatürk'ün
karnında yeniden su toplanmıştı. Ekim ayında yeniden su alma işlemi yapıldı. İşlemin ardından 16
Ekim 1938 günü öğleden sonra ağır bir komaya girdi. Girdiği komadan 21 Ekim günü çıktı ama çok
istemesine rağmen sağlık durumu elvermediğinden 29 Ekim 1938 günü Ankara'da cumhuriyetin 15.
yıldönümü kutlamalarına katılamadı. Bayram nedeniyle Ankara'da düzenlenen törenlerde Türk
Ordusu'na hitaben yazdığı konuşmasını Başbakan Celal Bayar okudu. 29 Ekim akşamı Ankara'dan
dönen Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri Dolmabahçe Sarayı önünden geçerken O’na sevgi gösterilerinde
bulundular. Atatürk'ün TBMM beşinci dönem dördüncü yasama yılını açış konuşmasını da 1 Kasım
1938'de Başbakan Celal Bayar okudu.7 Kasım 1938 günü son defa karnından su alınma işlemi yapıldı.
8 Kasım 1938 akşamı saat 19.00'da Atatürk doktoru Neşet Ömer İrdelp'e bakarak "Aleyküm Esselam"
dedi ve ardından bilinci tümüyle kapandı, bir daha asla çıkamayacağı son büyük komaya girdi. 9 Kasım
günü ve gecesi bu ağır koma hali devam etti. Atatürk, 10 Kasım 1938 perşembe sabahı saat 9'u 5
geçe, İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nda hayatını kaybetti. Atatürk'ün naaşı 16 Kasım 1938 günü
Dolmabahçe Sarayı tören salonundaki katafalka konuldu. Cenaze namazı 19 Kasım 1938 günü
Dolmabahçe Sarayı'nda kıldırıldı. Cenaze aynı gün Yavuz Zırhlısı ile İzmit'e oradan da aynı günün
akşamı 20.30'da Ankara'ya götürüldü. Ertesi gün yani 20 Kasım 1938’de Ankara'da başta henüz yeni
Cumhurbaşkanı seçilmiş olan İsmet İnönü olmak üzere devlet erkanı tarafından karşılanan cenaze
TBMM önünde hazırlanan katafalka konuldu. 21 Kasım 1938 günü yabancı devletlerden gelenlerin de
katıldığı bir cenaze töreni ile Ankara Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrine konuldu. Aynı günün
akşamı Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Atatürk’ün kaybı ile ilgili çok duygusal bir radyo konuşması
yaptı. Atatürk'ün anıt mezarı Anıtkabir'in yapımına 1944 yılında başlandı ve 1953 yılında tamamlandı.
Ölümünden 15 yıl sonra 10 Kasım 1953'te Atatürk'ün naaşı Ankara Etnografya Müzesi'nden alınarak
törenle Anıtkabir'e getirilip defnedildi. Şimdi sizlere 10 Kasım Atatürk konulu 1940’lı yıllarda yazılmış
birkaç şiiri sizlere aktarmak istiyorum;
ATATÜRK'ÜN İMZASI VAR!
Yurdumun kurtuluşunda, Türkiye’min kuruluşunda, Milletimin mutluluğunda, Atatürk’ün imzası
var. Cumhuriyetin temelinde, Yeniliklerin hepsinde, Devletin yükselişinde, Atatürk’ün imzası var.
İlkelerin tamamında, Özgürlüğün yolunda, Toplumsal kalkınmada, Atatürk’ün imzası var.
ATATÜRK ve CUMURİYET
Büyük Önder Atatürk, Özgürce yaşıyoruz, Kurduğun cumhuriyeti, Gönülden seviyoruz.
Büyük Önder Atatürk, Yolundan gidiyoruz, Gösterdiğin hedefe, Yılmadan yürüyoruz.
Büyük Önder Atatürk, Seninle büyüyoruz, Her 10 Kasım gelince, Seni çok özlüyoruz.
Türk Milletinden Atatürk’e Gidiyor Ata’m, gidiyor eller üstünde, Yürüyor kalbimizin en derinine,
Ağlıyor iken bizler yediden yetmişe, Söz veriyoruz Ata’m izinden gitmeye. Şimdi sensizliğe
üzülmenin zamanı, Şimdi fikirlerini daha iyi anlamalı, Kurduğun cumhuriyetin değerini bilip, Her
zaman en yükseğe, ileriye taşımalı. Rahat uyu Ata’m! Artık biz varız, Seni hiçbir zaman, asla
utandırmayız. Bıraktığın ülkeyi el ele vererek, Modern yarınlara taşıma arzusundayız.
Yorum yapın