YA ÇOKTAN ATI ALAN ÜSKÜDARI GEÇİYORSA!.

Bugünlerde hemen herkes büyük bir heyecan ve merak içinde 2023 seçimlerini beklemektedir. Eskilerin deyimiyle ‘seçim sathı maili’ dediğimiz süreç bana göre çoktan başladı. Toplumun önemli bir kesimi mevcut siyasal iklim ve atmosferden etkilenerek olsa gerek “Bütün göstergeler AKP-MHP’nin önümüzde ki seçimi kaybedeceğini gösteriyor. AKP kazanamayacağı seçimi yaptırmaz, bu durumda yakın görünür bir gelecekte sandık yok yani erken seçim yapılmayacak!” diye bir kanaate dayalı yorumu kısık sesle de olsa seslendirmeye başladı. Bu türden yorumları yapanlar zannediyorum; ‘Bütün politikaları iflas etmiş AKP’nin ekonomik, sosyal alanlarda olduğu kadar dış politika da artık Türkiye’yi idare etme iradesini yitirdiğine, tek adamın bundan böyle ülkeyi dilediğince denetleyip yönetemeyeceğine, yapısal devasa sorunların yanı sıra iç ve dış konjonktürün de tek adamın dilediğince at oynatmasına izin vermeyeceği bir ortamda seçimleri engellemesinin mümkün olmayacağına, milli iradeye meydan okumasının yaratacağı ve herkesin zararlı çıkacağı olası bir kaostan en fazla kendisinin kayba uğrayacağını, tüm bu nedenlerle seçimlerin zamanında yapılmasından başka çare kalmadığını düşünüyor’ olabilirler. Elbette ki, seçimlerin olmasından kasıt, iktidar ve muhalefetin, silahların eşitliği ilkesine uygun olarak, temel hak ve özgünlüklere saygı ortamında, herhangi bir baskı altında olmaksızın bağımsız yargı denetiminde yapılacak seçimlerdir. Aksi halde seçmen kütükleriyle alabildiğine oynandığı her türlü seçim hilesine umarsızca boyun eğilmesinin sağlandığı, dürüstlüğün esamesinin dahi okunmadığı, atı alanın Üsküdar’ı yine geçtiği, her türlü kuralsızlığın gönlünce yapıldığı, gerçekte sandıkta çoğunluğu sağlayamadan, “Ben kazandım!” deyip, bu zorbalığı da devletin bütün erklerini sivil darbeyle ele geçirmiş olması sayesinde dayatarak kabul ettirmesi seçimin yapılması anlamını taşımayacağı bir gerçektir..

Ama hiç kuşkunuz olmasın ki AK Parti iktidarı ve tek adam, daha önce de birçok kez olduğu gibi bunu yapmayı çok isteyecek ve de bu sefer de deneyecektir..

Türkiye’deki bu tek adam rejiminden kurtulup demokrasiye ulaşmak ancak muhalefetin, iyi örgütleyeceği demokrat kamuoyunun kurallara uyulmasını sağlamadaki başarısıyla mümkün olabilecektir. Bu başarılamadığı takdirde seçim insanların sandığa giderek oy kullandıkları görüntüsüne karşın milli iradenin asla tecelli etmesinin sağlanamadığı bir kandırmacadan ileri gidemeyecektir. Sandık güvenliğinin sağlanamadığı, seçme hakkına sahip olmayan kişilerin kayıt edilmesiyle göçmen ya da sığınmacıların listelere seçmen olarak yazıldıkları, bir yığın insanın yaşamadıkları adreslerde sahte seçmenler olarak yer aldıkları listelere yapılacak oylamalar, dürüst seçimler olamayacaktır. Seçmen listeleri asıldığı zaman bunların sağlıklılıkları güvenceye alınmaz ise sıra ondan sonra oy vermeye gelince iş işten geçmiş olacaktır. Şu sıralarda seçmen listelerinin hazırlanması bağımsız yargının denetiminde olmayıp İçişleri Bakanlığı’na bağlı nüfus müdürlüklerinde olduğunu anımsatmak isterim. Kesinlikle olasılık dışı olmayan şöyle garip bir durumun meydana gelmesi kuvvetle muhtemeldir; Herkes merakla seçimlerin yapılmasını beklerken yürütmenin denetiminde düzmece seçmen listeleri hazırlanırken sonuçları şimdiden iktidar lehine belirleyecek düzmece seçimin sandık sonuçları, belki de şu sıralarda çoktan hazırlanmış olacak ve atı alan bir kez daha Üsküdar’ı geçmiş olacaktır. Olur mu olur, bu memlekette yakın geçmişte neler olmadı ki!.