UZAK DURULMASI GEREKEN ASALAKLAR YOBAZLARDIR!.

Yobaz, bağnaz ve gerici zihniyetli asalaklardan ne olursunuz uzak durun, onlara her sebeple olsun
onlara yaklaşmayın, onları dinlemeyin, kanmayın, inanmayın ve de aldanmayın! Çünkü yobaz,
bağnaz ve dolayısıyla gericiler sizler için genelde insanlık için çok tehlikelidir!.
Toprağı bol olsun, merhum Yaşar Nuri Öztürk hoca 'Çağdışı ve çağdaş yobazlık' adlı makalesinde aynı
konuya ilişkin şunları anlatmaktadır; Tüm yobazlıklar belli bir zamanın değerlerini ilahlaştırma ve bu
ilahlaştırmanın uzantısı olan tabuları insana egemen kılma illetine dayanmaktadır. Yobazlık, insanın
daha iyiye ve daha güzele doğru kanat açmasından rahatsız olan bir şuur yani bilinç altının
ürünüdür. Yobazlık daha iyinin olabileceğini asla kabul etmez. Yeni ufuklara yükselme yerine hep
aynı çukurda çakılıp kalma ve o çukurun dışında kalanları yetersiz veya zararlı ilan etme tutkusu,
yobazlığın bir tür alâmetifarikasıdır. Yerleştiği çukurun dışında dünya kabul etmemek, yobazlığın
dini, imanıdır. Durmadan yürümek ve sürekli değişmek, varoluşun omurgası olduğu için, yobazlık,
hayata ve insana kurulmuş pusuların en zararlısıdır. Çağdışı yobazlık, eskiyi putlaştırır, çağdaş
yobazlık ise içinde yaşanılan zamanı putlaştırmaktadır. Yobazlık, inat, dışa kapalılık ve dar
kafalılığın kanserleşmesidir hatta bir kültürel intihardır. Onlar için bilinmeyen daima tehlikeli
sayılmıştır. Düşünür Eric Hoffer’ın tabiriyle 'kesin inançlılar' yani taassup sahipliği ve yobazlık bir
hayat ve düşünce tarzının ismidir. Bunlar at gözlüklerini takmışlar ve sürekli öyle dolaşmaktadır.
Bağnazlık ve taassup her yerde yaygın ve evrenseldir. Dogma, bilgisizlikten ve karanlıktan doğan
yanılgılardır. Taassup ise, saplantı halindeki bir kanıya aykırı düşen her düşünceye, körü körüne
saldırmaktır. Yobazlığın, tutuculuğun, kör inançların belirli bir yurdu, ulusu yoktur..
Bu yazdıklarıma bakıp da ' Bizim, kafa yoracak hiç mi sorunumuz kalmadı da günlerdir yobazlık,
bağnazlık hakkında neden yazıp duruyorsun?' diye soranlarınız olabilir..
Temel meselelere yüzeysel bir sığlık içinde at gözlükleriyle bakanlar için bu türden sorular olağandır,
yani normaldir. Tam işte bu nedenle bendeniz kaba tabiriyle kafayı bu 'yobazlık ve bağnazlık'
konusuna daha doğrusu sorununa taktım. Yobazlık ve bağnazlığın günlerdir ne denli tehlikeli bir
zihniyet olduğunu anlatmaya çabalıyorum. Bu yazdıklarım, dolayısıyla anlattıklarım ilginizi çekmiyor,
sizleri sıkıyor ise okumazsınız olur biter. Dert değil yani ben toplumsal duyarlılıkla bir görev ve ödev
saydığım için yani durumdan vazife çıkartmaya gerek gördüğüm için sosyal sorumluluk bilinci içinde
anlayanlara, anlamak isteyenlere bir şeyler anlatmaya çalışıyorum. Bu kısa ama zorunlu açıklamayı
yaptıktan sonra kaldığım yerden devam ediyorum;
Eğer sizlerin birileri bir dünya görüşünü, o görüşe karşı çıkan diğer görüşleri, ona ilgisiz kalanları
tanıma, öğrenme duyarlığından uzak düşüp, görüşünüzü irdeleme, tartışma, eleştirme gücünden
yoksun olarak yaşıyorsa derhal kendine yobazlık testi yapmalı ya da yaptırmalıdır. Elbette bunu
yapmak veya yaptırmak için o türden bir kişinin kendisinde bir duyarlılık bir bilinçlenme başarısı
sağlamış olması gereklidir..
Şöyle ki; Ben neyin ve kimin enayisiyim? Nelerin kolaylığına, tembelliğine, ucuzluğuna kapıldım da
gerçekleri göremiyor ve anlayamıyorum?’ gibi soruları kendine sormalıdır. Eğer sorarsanız nasıl
yanıt verdiğinize bağlı olarak yobazlık testinden iyi bir sonuç alabilirsiniz. Yobazlık ve de bağnazlık
çağımız insanının en kolay kapılabileceği bir düşünme ve yaşama bağımlılığıdır. Yani bir çeşit
hastalıktır. İnsanların güven gereksinimi, ruh tembelliği, yobazların sayısının çok fazla olmasına yol
açmaktadır..
Unutmayalım, her düşüncenin, her inancın yobazı olabilir. Yobazlık, sahip olduğumuz bilgiyi, inancı
nasıl yaşadığımıza bağlı olarak kendini gösterir. Kendini yenileyemeyip, özeleştirinin keskin bıçağını
zihinlerden uzak tutanlar, yobazlar arasına kendiliğinden katılmış olanlardır. Asla unutmayın,
unutturmayın!..