TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ SURİYE İLE BARIŞMAKLA MÜMKÜNDÜR

Bugün de dış politikaya ilişkin yazmak istedim. Özellikle Suriye konusuna ilişkin dağarcığımda bulunan bilgilerimi güncelleyerek bu meseleye dair bir şeyler anlatmaya çalışacağım. Bir süredir Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’ye yeni bir askeri harekat yapabilmek amacıyla Rusya’dan beyhude biçimde olumlu yanıt almaya çalışıyor ama nafile çabalar bunlar, hepimiz biliyoruz. Ancak ABD, PKK terör örgütünün Suriye kolu PYD’yi güçlendirdiğinden, yeni bir askeri harekat, ülkemizin güvenliği için kaçınılmaz hale gelmiştir, öyle görünür durumdadır. Belki de Tayyip Erdoğan, askeri harekatı seçim malzemesi olarak kullanmayı da düşünmekte, tasarlamaktadır. Ancak bilinmelidir ki, ülkemizin çıkarları, seçim kazanma stratejisinden önce gelir, gelmelidir. Erdoğan bu nedenlerle ne Rusya’dan ne de dolaylı biçimde Suriye meselesinin başat aktörlerinden olan İran’dan şu ana dek olumlu yanıt alamadı. Putin, Erdoğan’a, Suriye lideri Beşşar Esad’la temas kurmasını önerdi ki,bu öneri doğru bir öneridir. Çünkü Esad, Suriye’nin tamamına egemen olamasa da halen Suriye’nin meşru devlet başkanıdır. Terör örgütlerine karşı mücadele de başka terör unsurlarıyla değil, meşru bir devletin ordusuyla yapılır. Öte yandan Arap devletleri, Esad’ı tanımaya, muhatap almaya başlamışlardır. Ancak Erdoğan, bugüne dek Esad’ı tanımamıştır. Çünkü ortada ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi vardır ve bu proje kapsamında Suriye’nin üçe bölünmesi hedeflenmiştir. Türkiye ise anımsayacaksınız başlangıçta Özgür Suriye Ordusu denen yapıyı destekleyerek bu projeye öncelikle ve ısrarla katkı vermiştir. Kanaatim odur ki, Büyük Ortadoğu Projesi’nin esas amacı Irak, Suriye, İran ve Türkiye’den koparılacak parçalarla, Kürdistan’ı kurmaktır. Aynı zamanda projeyle, İsrail’in de güvenliği sağlanacaktır. Diğer taraftan ABD, bölgenin zengin enerji kaynaklarına konacaktır. Bu nedenle Esad’ın ayakta kalması demek, bölgenin parçalanma sürecinin önlenmesi demektir. Esad’ı tanımak, Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak, Büyük Ortadoğu Projesi’ni sekteye uğratacaktır. Önemli olan da elbette ki budur, bu olmalıdır. Gelinen noktada, Suriye’ye yapılacak askeri harekat, Suriye devletinin meşru ordusuyla birlikte yapılmalıdır. Bu nedenle, şimdiye dek destek verilen yapıların, silahlı grupların, silah bırakmaları sağlanmalıdır. Aksi halde anlaşma sağlanması zordur. Meşru bir devletin muhatabı, paralel yapılanmalar ve terör örgütleri değil meşru bir devlettir. Ben den bugünlük de bu kadar, eksiğim varsa siz tamamlayın artık!..