TÜM DÜNYADA VASATLARIN İKTİDAR SÜRECİ YAŞANIYOR

Acaba farkında mısınız? Günümüzde ne çok sosyal medya aydını(!) var. Var
olanlarda gittikçe çoğalmaktadır. Onlar salt hisleriyle hemen her konuda akıl
yürütüyor, salt sezgileriyle siyasi yorum yapıyor, salt kalpleriyle dünyayı
kurtarabileceklerini sanıyorlar ve elbette yanılıyorlar. Çünkü yazımın başlığında
belirttiğim tüm dünyada vasatların iktidar döneminin yaşanması süreci
birdenbire gerçekleşmedi. Önce toplumlarda ‘bilinç-zihin-akıl’ kademeli olarak
öldürüldü. Böylece toplumların bireyleri arasında gerçek, yerini ne yazık ki
algıya bıraktı. Sadece bizde değil dünya üzerindeki birçok ülkenin toplumunda
ve de bilhassa siyasiler arasında yapılan tartışmalar, sen-ben kavgasına, en
azından ve hiç yoktan kişisel ağız dalaşı düzeyine indirgenip bir anlamda
dönüştürüldü. Tüm bunların sonucunda da cahillerin özgüveni adeta tavan
yaptı. Bu süreçte sosyal medyanın etkisi de artarak bu mecra üzerinden bilgisiz
epeyce çok parlak fikir(!) beyan edilir oldu. Kırk yıldır hatta daha fazla bir
süreçte ‘yüzeysellik ve pragmatizm’ barındıran bu ve buna benzer
senaryolar dönemsel olarak salt değişen aktörler üzerinden tartışılıp duruluyor.
İnsanın zekasıyla alay eden, kerameti kendinden menkul uzmanlık, akıl, bilgi,
ideoloji, teori, tecrübeyi hedef tahtasına koydu. O nedenle akılcı ve mantıksal
düzeyde ve de anlam, içerikte yapılan politik hareketler küçümsenir oldu.
Böylece ‘herkes herkesleşti!..’
Herkes, gözde olma yani popüler olma arzusuyla yanıp tutuşur hale getirildi. Ve
her şey pazarlanır yani alınır satılır hale dönüştürüldü. Fransız düşünür,
sosyolog Alain Deneault deyişiyle, ‘vasatlık iktidar oldu. Tüm bunları sizlere
uzun uzadıya anlatmamın sebebi “Bugünlerde gerçekte asıl nelerin tartışması
yapılmalıdır” sorusunu pek kolay değil ama tek bir somut olay üzerinden
anlatmak, bir anlamda yanıtlamak..
Mademki, popüler kültür bu derece herkesi cezbediyor, oradan örnek vereyim
isterseniz. Geçenlerde Beşiktaş-Fenerbahçe derbi maçı oynandı,
anımsayacaksınız..
İşte o derbi maçta çok büyük ama çok bir razalet yaşandı, bilmem farkında
mısınız!.
Yahu Allah aşkına Türkiye o kadar başıbozuk bir ülke midir ki, Beşiktaş-
Fenerbahçe maçında kale-top seçimi nasıl kripto para bitcoin ile yapılabildi,
buna kim nasıl izin verdi, verebildi, O saf salak hakemin eline o parayı kim, niçin
verdi? O saf salak hakemde top kale seçimini bitcoin parayla yapma cahil

cesaretini, cüretini gösterebildi. Bu memleket Soner Yalçın’ın aynı konuya ilişkin
yazdığı yazısında da değindiği gibi Dingo'nun ahırı asla değildir. Türkiye
Cumhuriyeti günümüzde belki kağıt üzerinde gibi görünse de bağımsız yani
müstakil demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti değil midir? Elbette öyledir.
1923‘den bu yana Cumhuriyet tarihini birazcık da olsa bilenler, Daha öncesini
Osmanlı’nın çöküş dönemi diye adlandırılan 1700’lü yıllarda sonrasını kapsayan
dönemde mali ve iktisadi tarihini birazcık bilenler için de bu durum son ve ileri
derece vahimdir, hatta vahimden öte utanç verici, son derece kaygılandırıcı,
kederli olunası bir durumdur. Ama ne yazık ki, üzerinden neredeyse iki hafta
geçmesine rağmen kimsede hala tık yok!..
Beşiktaş-Fenerbahçe maçındaki o bitcoin rezaletinden sonra bu ülkede iktidar
ya da muhalefet kanadından ne bir siyasetçiden, ne bir aydın geçinen tarihçi,
iktisatçı veya uzmandan, Soner Yalçın hariç ne bir köşe yazarından bir tık olacak
ne bir tepki, ne bir reaksiyon gelmedi, ne yazıktır ki, yazıklar olsun. Bu durum
şunu göstermektedir ki, doların 15 lira olması Haziran’a kadar 16’yı bulması ve
yüksek enflasyon sebebiyle daha da üzerine çıkma eğilimi göstermesini bile bu
milletin her katmandaki bireyleri ve onları idare edenleri, yani neredeyse
herkes; cahillerin vasatlık çukurunda debelendikleri için olsa gerek, tam
anlamıyla kavranabilmiş değildir, bu gidişle de asla kavrayamayacakmış gibi
görünmektedir..
Yazıklar olsun, demekten başka daha ne diyeceğimi bilmiyor, bilemiyorum!..