Şiddet; Ne yazık ki dünyanın var oluşundan bu yana insanlığın adeta ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumdadır. Ama aslında insanın doğasında olan bir durum değil, modelleyerek öğrenilen bir davranış biçimidir şiddet…

 Şiddet; Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok ciddi bir sorundur. Bir anlık öfkeyle tepkiyle ortaya çıkan, fakat sonuçları bir hayli ağır durumlara kadar giden, toplumsal anlamda kanayan bir yaramızdır. Şiddetin genel olarak cahil, eğitimsiz, kültürsüz insanlarda, bölgelerde daha fazla olduğu düşünülür. Fakat eğitimli, kültürlü, modern insanlarda da şiddetin epeyce yaygınlaştığını duyuyoruz, okuyoruz, görüyoruz maalesef!..

 Toplumun hemen her kesiminde şiddet egemen durumda…

 O yüzden bu konuda derin bir şekilde bilinçlenmeye ve ciddi anlamda eğitilmeye ihtiyacımız var. Devlet gerekli olan kanun ve düzenlemelerle, gerekli olan yaptırımları oluşturup bu konuya çok daha titizlikle ve hassasiyetle eğilmeli, ele almalı, bir şekilde önüne geçilmelidir. Toplum olarak şiddet konusunda eğitime aileden başlamak gerekir. Ailenin çocuklara rol model olduğunu, iletişimin itişip kakışmadan ibaret olmadığını, güçlünün güçsüze söz geçirmek zorunda olmadığını otoritenin şiddet demek olmadığını öğrenmediğimiz sürece şiddetin önüne geçemeyiz. Erkek ve kadın eşit olduğunu kavramadıkça ve kadın bağımsızlaşmadıkça şiddete çözüm bulmak asla mümkün olmaz!..

 Erkeğe yönelik şiddet genellikle evin dışından gelirken, kadınlar daha çok aile bireylerinin ya da eşlerinin uyguladığı şiddete maruz kalmaktadır. Yani kadınlar çoğunlukla şiddet gördükleri kişiye duygusal ya da ekonomik olarak bağımlı oldukları için direnme gücü olmuyor. Çünkü kadınlar bağımsız değiller. Günümüzde şiddete başvurulmasında en önemli etkenlerden biri, aile içi şiddetin olduğu bir evde büyümektir. Bunun yanında genel olarak baktığımızda, isteklerinin gerçekleşmemesi, sorumluluklardan kurtulmak, empati yeteneğinin olmaması, hayal kırıklıkları ve sorunlardan bir çıkış yolu bulmak gibi birçok neden sıralanabilir. Aslında tüm bunlar bence sebep değil, kılıf ve bahane!..

 Çünkü şiddete eğilimli ya da şiddete başvuran her insan, kendi acizliğini, kendine olan saygısını, özgüvenini, ahlakını ve inancını ortaya koyar, türlü bahanelerin arkasına sığınarak…

 Ayrıca şiddet sadece kaba kuvvet değildir. Fiziksel şiddetin yanı sıra psikolojik ve ekonomik şiddet de asla kabul edilebilir bir durum değildir. Aşağılamak, tehdit etmek, ihmal etmek, ekonomik özgürlüğü kısıtlamak, zorla evlendirmek, sözlü ve fiziksel tacizler de en az fiziksel şiddet kadar yara açar. Bu açılan yaralar fiziki yaralardan çok daha geç iyileşir, hatta ömür boyu iyileşmez, kanar durur!..

 İnsanlara güç ve baskı ile yapılan, bedensel veya ruhsal olarak zarar görmesine neden olan, bireysel ya da toplu olarak gerçekleşen, her türlü şiddete, şiddetle karşıyım. Şiddet yanlısı insanları vicdana, ahlaka, edebe, inanca davet ediyorum. Çünkü “Şiddet; yetersiz kimsenin son barınağıdır!..”