TARİHİNİ BİLMEYEN ECDADIYLA ÖVÜNEMEZ!.
Tarih derin bir konudur ve tarihini bilmeyen yalan, yanlış bilgilerle tarih yazıp, geçmişin ayıplarını örtemez, saklayamaz, yok sayamaz. Günümüzde sayıları ve eynı oranda toplum üzerinde medyatik anlamda etkileri bir hayli artan ‘ÇAKMA OSMANLICILAR’ hemen her platformda atıp tutuyor, yalandan tarih yazıyor ama gerçek anlamda tarih bilmiyorlar. Sadece bir konuda bugünkü yazımda örnekleme yapmak amacıyla Osmanlı döneminin bir kesitine ışık tutumaya çalışacağım. M. Çağatay Uluçay’ın Türk Tarih Kurumu Yayınları arasında yer alan 1980 basımı ‘Padişahların Kadınları ve Kızları’ eseri benim açımdan önemli bir kaynaktır. Çünkü o kitapta anlatılanlar, Osmanlı’nın kan tahlili ve iç organ röntgeni özelliğini taşımaktadır. Aynı eserden Bilim ve Ütopya dergisinin 2018 Mart sayısında söz edilmekte, bununla da kalmayıp kaynak gösterilmekte faydalanılmaktadır. Derginin o sayısında Dr. Binnur Çelebi, Çağatay Uluçay’ın Padişahların Kadınları ve Kızları kitabını kaynak alarak “Osmanlı’nın Çocuk Gelinleri” adlı incelemesine yer vermiştir. Dr. Çelebi, M. Çağatay Uluçay’ın kitabında belirttiği, Osmanlı hanedanının padişah anası kadınların kökeni dolayısıyla nasıl yozlaştığını ve padişah kadınlarının doğurduğu kızların trajik yazgılarını anlatmaktadır. Günümüzün sosyal yarası haline gelen, aklıselim hemen herkesin şikayetçi olduğu çocuk gelinler sorunsalı yüzyıllar öncesinde Çocuk gelinlerin hası Osmanlı hanedanında bakın nasıl gerçekleşiyordu. Hep birlikte okuyalım; Fatma Sultan, Sultan İbrahim’in kızıydı. 1642 yılında doğdu. Üç yaşında iken Derya Kaptanı Musahip Yusuf Paşa’ya verildi. Çok muhteşem törenlerle Fatma Sultan Topkapı Sarayı’ndan Yusuf Paşa’ya tahsis edilen saraya götürüldü Fakat Hanya Fatihi Yusuf Paşa, bir sene sonra Sultan İbrahim tarafından öldürüldüğünden 4 yaşındaki Fatma Sultan dul kaldı Aynı sene, musahip daha sonra kapudan-ı derya olan Fazlı (Fazlullah) Paşa’ya nikâh edildi. Gelin alayı çok mutantan oldu. Fatma Sultan Topkapı Sarayı’ndan Fazlı Paşa’nın Binbirdirek de bulunan sarayına götürüldü. Gelin alayında 50 nahil vardı. Fazlı Paşa bir sene sonra derya kaptanı oldu fakat aynı sene azledildi, dış vazifelere tayin edildi. Fazlı Paşa, Fatma Sultan’ın buluğ çağına girmesini bekledi. Belki de visaline ulaşamadan 1657 yılında öldü. 15 yaşında dul kalan Fatma Sultan’ın bundan sonra evlenip evlenmediğini bilmiyoruz. Eşinin ölümünden sonra yaşadığı belli ise de hangi tarihte öldüğü ve nereye gömüldüğü bilinmemektedir.Gevher ya da bilinen ismiyle Gevherhan Sultan. Sultan İbrahim’in 1642’de doğan kızıdır. Dört yaşında iken 23 Kasım 1646 tarihinde Sultan İbrahim’in musahiplerinden Cafer Paşa ile nikâh edildi. Kendilerine Hoca Paşa’daki ölü Halil Paşa Sarayı tahsis edildi. Çeyizi, padişahın emriyle hazineden yaptırıldı. Beyhan Sultan. Sultan İbrahim’in 1645 yılında doğan kızıdır. Sultan İbrahim, Beyhan Sultan’ı iki yaşına gelince veziriazam Hazerpare Ahmet Paşa ile evlendirildi. Evlenmeden önce Ahmet Paşa’ya eşini boşattı. Bir sene sonra Ahmet Paşa’nın öldürülmesi üzerine 3 yaşında dul kaldı. Alderson, bundan sonra Uzun İbrahim Paşa, onun 1683 yılında ölmesi üzerine 1689 yılında Bıyıklı Mustafa Paşa ile evlendiğini tarih kayıtları yazmaktadır. Beyhan Sultan’ın Bıyıklı Mustafa Paşa ile evliliği 10 sene sürmüştür. Mustafa Paşa 1699, Beyhan Sultan da 1700 yılında ölmüştür. Kanuni Sultan Süleyman’ın türbesine gömülmüştür. Padişah babaları tarafından ‘ÇOCUK GELİN’ yapılan sultanlardan üç örnek vermek yeterli herhalde. Ancak 2023 yılının Türkiye’sinde, kızların altı yaşında evlenmesine ruhsat verenler ve bu sapkın davranışı İslam’a ve toplum yaşamına uygun görüp de savunan sözde ilahiyatçılar, tırışkadan ulemaların kendilerini savunmak maksadıyla hala Osmanlı padişahlarını örnek verip, göstermesi durumunda ne cevap vereceğinizi, herhalde artık biliyorsunuz!...
Ayını konuda Dr. Binnur Çelebi’nin 2018 yılında BİLİM ve ÖTOPYA Dergisindeki yazısından ibretlik bir alıntı daha yapmak istiyorum: “Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren ilk iki yüz yıllık sürecinde yerli ve yabancı hanedanlar ile evlilikler yapılmıştı. Osmanlı padişahları Müslüman ve Hıristiyan hanedanlardan kendilerine nikâhlı eş almışlardı. 15. yüzyıl sonuna kadar Osmanlı padişahları çokeşli evlilik yapsalar da komşu hükümdarların kızları tercih edilirdi. Politik amaçlı olan bu evliliklere verebileceğimiz ilk örnek Orhan Gazi’dir. Orhan Gazi, bu evliliği Yarhisar Tekfuru Kantakuzinos’un kızı Prenses Holofera, diğer adıyla Nilüfer (Rumca Luludia, çiçek demektir) ile yapmıştır. I. Murat ve Süleyman Paşa bu kadından doğmuştur. Böylece Osmanlı hanedanının kök anası İslam’a girmiş bir Rum hatunudur.” Bir saltanat düşünün ki, vezirleri, paşaları saraya bağlamak için yürümeyi yeni öğrenen çocuk yaştaki kızlarını bile feda etmekten utanmıyorlar!..
1
Yorum yapın