Hepimizin insan olarak her zaman kendimizi hesaba çekmemiz ve kendimizden hesap sormamız lazım. Yani her zaman bir iç hesaplaşmanın içinde olmamız gerekir. Ne yazık ki günümüzde her geçen gün daha da azalan ve en çok ihtiyaç duyulan şey sevginin gücüdür. Günümüzün yaşam şartları ve hayat koşuşturması içinde insanımız sevmekten, sevginin gücünden her geçen gün daha da uzaklaşmaktadır. Oysaki günümüzde en çok eksikliğini hissetmemiz gereken şey sevgidir. Çoğu kez bunun farkında bile olamıyoruz. Bundan sonra bir karar alarak birbirimizi daha çok severek, herkese güler yüzle yaklaşmalıyız. Başta evimizde ailemiz, eşimiz, çocuğumuz, annemiz, babamız, eşimiz dostumuz, iş yerinde ki arkadaşlarımız ve sokaktaki bütün insanlara sevgiyle kucaklaşmalıyız. Bizler sevgi ve güler yüzle bakmamın ibadet kabul edildiği bir dinin mensuplarıyız. Bir kalbi kırmak Kabeyi yıkmak gibidir. Yine bir kişinin kalbini ve sevgisini kazanmak uzun süre alabiliyor ama bir kalbi kırmak bir saniye bile sürmeyebiliyor.

  Her türlü güzelliğin ve işin sırrı burada, yani sevginin gücünde. Yani hiç ücret ödenmeden elde edilen bir hazinedir sevgi. Güç, hayata kastedebilir hayatı yok edebilir ama insanların kalbini yalnızca sevginin, güler yüzün görünmez gücü açabilir. Yani sevgiyi kendimize en büyük silah yapabiliriz. Bundan güçlü silah olur mu?

  Peki, bunu nasıl başaracağız, bu önemli gücü nasıl kullanacağız. Bundan böyle kendimizi bir hesaplaşmanın ötesinde, yüreğimizi sevgiyle doldurarak her şeye sevgiyle bakacağız ve sevgiyle yeniden doğacağız. Güneşi bütün dünyayı ısıtıp aydınlattığı için seveceğiz, ama yağmuru da rahmet olduğu için seveceğiz. Işığı bize yol gösterdiği için sevdiğimiz gibi, bize yıldızların güzelliğini gösteren karanlığı da seveceğiz. Mutluluğu yüreğimizi genişlettiği için sevdiğimiz gibi acıları, sıkıntıları ve üzüntüleri de ruhumuzu açtığı için sevmeliyiz.

  Bunu kendimizde bir prensip hainle getirerek hangi şart ve durumda olursak olalım sevginin gücünden uzaklaşmayalım. Gece, gündüz, yatarken, kalkarken her zaman bunu aklımızdan çıkarmayalım. Bu bizim hayat felsefemiz alışkanlığımız haine gelecek, en ücra hücrelerimize kadar sızacak nüfuz edecektir. Bu prensipler zihnimizde tüketildikçe her yeni güne daha bir tazelikle ve güzellikle uyanacağız. Enerjimiz artacak, şevkimiz kamçılanacak, acılara daha da katlanacağız ve dünyayla buluşma ve yaşama arzumuz daha da artacaktır. Takvimden kopardığımız her yaprak bizi ölüme her gün biraz daha yaklaştırırken ertesi gün doğacak güneşin bize yeni ufuklar açacağını içimize yeni bir yaşama sevinci katacağını ve yeni ve güzel şeyler yapabileceğimizi hiçbir zaman unutmamalıyız. Hayatı yaşamayı daha çok sevecek, yarınlara, umutlara ve yeni sevgilere yelken açarak yeni alışkanlıklara kendimizi hazırlamalıyız.

  Her gün sevgi dolu yeni bir hayata başlamamız gerekiyor. Kendi kendimize söz verip hiçbir şeyin sevgi dolu yüreğimizi karartamayacağını ve herkese sevgiyle yaklaşıp, sevgiyle kucaklaşmamızı engelliyemeceğini hiç unutmayacağız. Keremin Aslıyı, Mecnunun Leyla yı sevdiği gibi sevgi yollarını aşıp, ‘gerçek sevgiyle’ kucaklaşmalıyız. Her şeyin başı da sonu da sevgi. Sevgiyle kalın..Aslan TORUN