RAMAZAN BEREKETİYLE GELİR AMA..

On bir ayın sultanı Ramazan bereket ayıdır, bereket getirmesiyle bilinir. Ramazan ayının güzelliği iftar ve sahur sofralarının bereketle şenlenmesidir. Ramazanlarda davulcunun manisiyle sahura kalkmamızı, ailecek yapılan iftarları, bayram alışverişlerine çıkılmasını çocukluğumdan beri hep anımsarım, bu apayrı bir heyecan ve huzur verir bana..

Birde elbette on bir ayın sultanı Ramazan’ın diğer aylardan farklı bir tarafı vardır, olmalıdır da zaten!.

Küçük yaşlarda, 7-8 yaşlarını kast ediyorum. Rahmetli annemin asmaya ip bağlayıp orucumu öğle vaktine kadar tutmamı, sonrasında yemeğimi yiyip, suyumu içmemin ardından tekrar asmadaki ipi çözdürüp orucumu tutmaya devam etmemi hep anımsarım, aradan geçen uzun yıllar sonra da..

Örneğin lise yıllarımın Ramazanlarını anımsıyorum. Sınıfta birkaç arkadaşımla oruç açtığımızı hiç unutmam, unutamam. Sonrasında iş hayatımda, yine arkadaşlarımla iftar vakitlerini, birlikte nasıl neşeyle ve huzurla oruç açtığımızı hiç unutamıyorum. O iftar sofraları öyle güzel, neşeli, mutlu ve muhabbet dolu olurdu ki hiç anlatamam! O iftarları o yılları hala özlemle anarım. O günler, o Ramazanlar, coşkulu kalabalık aile ve arkadaş ortamlarında neşeyle huzur içinde yapılan iftar ve sahurlar, gidenlerin geri gelmeyeceğini bildiğim gibi asla geri gelmeyecek biliyorum ama benim yaşamımda beni ben yapan, bizi biz yapan hiç unutulmayacak anılarımın arasında daima var olacaktır!.

İslam tarihinde önemli bir yere sahip olan Buhari “Yapılan işler, niyetlere göre değerlendirilir. Herkes yaptığı işin değerini niyetine göre alır!.” demiş..

Buhari’nin bu özdeyişinden de anlaşılacağı üzere her işimizde, yaptığımız yardımları yani hayır işlerini yaparken daima en iyisini, en güzelini yapmaya karar verir ve gönülden buna niyet edersek eğer yüce Rabbim bize en güzel yolları açar, istediğimiz gönül ferahlarını sağlar, kalbimize göre verir, diye düşünüyorum..

Yazımın başlığında da “Ramazan bereketiyle gelir ama..” şeklinde ifade ettiğim gibi bu işin bir de “AMA’sı var!”

Bugünkü yazımın başından beri bahsettiğim Ramazanların getirdiği manevi huzurla bolluk ve bereket ayının dünyevi hayatın bugünleri itibarıyla bakıldığında karşımıza pek parlak ve sıkıntısız bir tablo çıkmamaktadır, ne yazık ki!.

Örneğin iftar ve sahur sofraları hazırlamak için market alışverişine gittiğinizde  çalışanların her gün hatta her saat etiket değiştirmekten müşterilerle ilgilenmeye vakit bulamadıklarını, geçen gün, geçen hafta aldığımız bir market ürünü bugün gittiğimizde yine aynı fiyata alamadığımızı, alamayacağımızı artık öğrendik maalesef!..

Keza pazaryerlerinde de aynı manzara mevcut. Evimizin, mutfağımızın temel ihtiyaçlarından sayılan soğan, patates gibi sofralarımızın olmazsa olmazları sayılan temel gıda maddelerinin fiyatları dahi fırlamış, uçmuş durumda!..

Peşin sıra, ardı ardına gelen zamlar yüzünden sofralarımızda eti, kıymayı hatta tavuğu unuttuk bile..

Her gün gelen zamlar yüzünden mutfağımızın bütçesi hep açık verir duruma geldi maalesef. Değil bir hafta sonrasını, bir ay sonrasını, yarını bile ne olacağını, neye yeni bir zam gelebileceğini kestiremiyorum artık!.

Biz eşimle birlikte, iki kişilik bir aile, hane olarak üç kuruşun hesabını yapar hale geldiysek kalabalık, çocuklu ailelere Allah acısın, onlara yardımcı olsun demekten, onlar için duacı olmaktan başka bir şey diyemiyorum, bilemiyorum artık!.

Yine de Ramazan bereketi hepimizin evlerine, hanesine dolsun, taşsın!. Umudumuzu hiç kaybetmeyelim, diyorum. Bazı insanlar, ‘var’ iken ‘yok’ derler, bazı insanlar ise ‘var’ iken de ‘yok’ iken de hep ‘var’ derler. Yani kimileri fakir edebiyatı yapmayı alışkanlık haline getirmiştir, bazıları ise tevekkül sahibidir ‘yok’ iken de ‘var’ derler, kendilerine uzanan muhtaç elleri asla boş çevirmezler!..

Bizlerin gözleri, daha doğrusu gönül gözlerimiz, dolayısıyla desteğimiz, elimiz daima gerçek ihtiyaç sahiplerinin hep üzerine olsun İnşallah!..

Bugün itibarıyla yarısını idrak ettiğimiz bu mübarek Ramazan ayının bereketi daima hep evlerimize, hanelerimize dolsun, niyetlerimiz dualarımız hep kabul olsun İnşallah!.

“Başlangıç sonuçların tecelli yeridir” derler. Rahmet ile başlayan Ramazan ayının kurtuluş ile tecelli bulması dileğiyle..