Önce doğru anlatmak için tanımlamayı doğru yapalım; Marjinal insan kime denir? Marjinal sözcüğünün kökeni Fransızcadaki ‘Marginal’ sözcüğüdür aslında. Bu Fransızca kökenli sözcük, aykırı olan, sıradan olmayan, sınırları zorlayan anlamında kullanılmaktadır. ‘Marjinal ne anlama gelir?’ Diye soracak olursanız, Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğüne göre marjinal kelimesi, mevcut standartların ve kuralların dışında olan, uç ve aykırı kişi ya da durum anlamına gelmektedir. Birisi hakkında ‘marjinal bir kişilik’ denildiği zaman ise; Farklı, sıradan olmayan, toplumda alışılagelmiş düzenin dışında kalan kişi anlamında bir tanımlama yapmış olursunuz. Genellikle bu tür ve yapıda kişiler için kullanılmaktadır marjinal tanımlaması. Peki, ‘marjinal davranış ne demektir?’ Diye sorduğunuzda ise; Marjinal sözcüğü günlük yaşamda çoğunlukla aykırı, uç, alışılmışın dışında, sıradan olmayan, sınırları zorlayan anlamlarında kullanıldığı için diğer insanlardan fiziksel olarak farklı bir görünümü ya da davranışları olanlara o yüzden ‘marjinal tipler’ denmektedir. Ancak işin aslına bakarsanız ve yaşamın günceli ve realitesi üzerinden somutlaştırdığımızda ‘uygar dünyanın hemen her yerinde, bilimciler, düşünürler, filozoflar, yazarlar, şairler, ressamlar, müzikçiler, kısacası her türden aydınlar marjinaldir ve de yaşadıkları toplumlarda hep el üstünde tutulur ve gerçekten saygı görürler.’ Bu durum Müslüman ülkelerde tam tersidir maalesef! Yani Müslüman ülkelerin çoğunda hatta hemen hepsinde marjinallerin konuşmasına, kendini ifade etmesine, hatta yaşamasına izin verilmez, hemen yok edilir, öldürülür!..

Sadece Cumhuriyet dönemi değil öncesi Osmanlı döneminde de bu toprakların yetiştirdiği nice bilim, fikir insanı, düşün adamları, fikirlerini korkusuzca, özgürce ifade etmenin karşılığını maalesef canlarıyla ödemişlerdir. Bu türden açıklamaları, örneklemeleri, anlatıları daha da derinleştirebilir, ayrıntıları daha da detaylandırıp, çeşitlendirebilirim. Ancak sanırım bu kadarı yeterlidir. Şimdi gelelim, memleketimize, bizim insanımıza, yaşadığımız topluma, bireyi, yurttaşı olduğumuz halkımıza, ulusumuza…

Sadece bir örneklendirme yapıp, detayını, geniş biçimde ayrıntıya girmeyi sonraya bırakacağım. Sadece bir örnekle dedim ya. Örneğin ben bütün bunları yazdığım için birilerine ve bazılarına göre ‘MARJİNAL’ oluyorum. Ötekileştirilmiş diğerlerinden kabul ediliyorum. Bu yüzden de dışlanan, horlanan, bazen iteklenen hep ben ve benim gibiler oluyor. Hal böyle olunca da benim gibilerden bazıları ‘değiştim mecburen, derken aslında dönüşüyorlar ama çok değil bir süre sonra onların kullanım süresi dolduğunda sudan çıkmış balık misali yok olup gidiyorlar. Elbette ben bazıları gibi kullanma aparatı haline dönüşmedim, direndim, böyle olmayı hiçbir koşul altında kabul etmedim, etmeyeceğim. Direnebildiğim kadar direneceğim. Bu da böyle biline!..