Gerçek anlamda sosyal devlet olamayınca o alanda da “mış gibi” yapıyoruz…
Oysa Anayasa’da devletin temel ilkelerinden biri olarak sosyal devlet olduğumuz yazmıyor mu?
Yazıyor.
Hele hele toplanan vergiler, harçlar, cezaların bir yıl içindeki büyüklüğünü düşünürseniz; işte ekonomistler söyleyip duruyor, Türkiye’nin toplanan bu vergilerle Avrupa’ya parmak ısırtması lazım ki sosyal devletin alası oluruz rahatlıkla.
Ama…
Olmuyor olamıyor işte: devletin kaynakları şatafat, israf, garantili yollar, garantili köprüler, garantili havalimanlarıyla heba oluyor; altın yumurtlayan devletin tüm fabrika ve işletmeleri satıla satıla başkaları devlet üzerinden zengin oluyor…
Böyle olduğu için de Anayasa’da yazan sosyal devlet olma gerekliliği de “mış gibiye” dönüşüyor.
Zaman zaman televizyonlarda haber bültenlerinde rastlıyoruz.
Gazetelerde manşet oluyor.
Yardım kampanyaları açılıyor.
Ne hakkında?..
Hani bizim Sosyal Güvenlik Kurumu’muz var ya, SGK.
Bazı ilaçların bedelini karşılamıyor ya hani.
SMA’lı hastaların bazı ilaçları örneğin,  kanser tedavisi gören hastalar için zaruri olan bazı ilaçlar için örneğin…
Düşünsenize kansersiniz, ilacınız yurt dışından gelmek zorunda ve tedaviniz o ilaca bağlı.
İlacı alma imkanınız da yok.
SGK diyor ki, bunu ödeyemem, mevzuat, yönetmelik falan filan…
Özeti; diyor ki sosyal devlet:
Paran yoksa öl!
Öl de ölem!
Haliyle çaresizliğe gömülen vatandaş, bir şekilde yol yordam öğrenirse, dava açma yoluna gidiyor.
Sağolsun mahkemelerimiz bu konuda insan hayatını ön plana koyarak ve sosyal devlet ilkesi gereği ilaç bedelinin ödenmesi yönünde kararlar veriyor ve işin aciliyetine binaen dava açılır açılmaz tedbir kararı da vererek tedavinin sekteye uğramasını engelliyor.
Ama dava ya… Devlet kendisine dava açıldığı zaman kendini savunacak ya…
Pes dedirten savunmalar geliyor bu davalarda!
Yani normal bir alacak, tapu, ceza vs bir dava olsa anlarsınız bir ölçüde de… 
Kansersin. O ilaç senin tedavin için tek şansın. Dava reddedilsin, tedbir kalksın diye SGK nasıl savunma yapıyor, verilen tedbir kararını üst mahkeme kaldırsın diye nasıl itiraz ediyor nasıl, kahrolur insan!
Elbette sağlığa ilişkin bu davalara özel konuşuyoruz, devlet haklı olduğu her davada sonuna kadar gitsin de insan hayatı söz konusu olunca daha hassas olmaz mı sosyal devletin bakış açısı?
Somut kısa bir örnek verelim. Kemik kanseri vatandaş. Tıp Fakültesi doktorları diyor ki “pembrolizumab etken maddeli ilacın kullanılması muhakkak ve muhakkak zorunludur, hayatidir, elzemdir.”
Tahmin ettiğiniz gibi Sağlık Uygulama Tebliği(SUT)’nde bu ilaç ödenecekler listesinde yok diye SGK ödemiyor. Öl de ölem vaziyetine geçiliyor, vatandaş dava açıyor, neyse ki mahkeme hemen tedbir kararı vererek hasta vatandaş lehine karar veriyor ama bu arada dava devam ediyor ki bakın Sosyal Güvenlik Kurumu’muz neler diyor neler?
Tedbir kararı yersizdir… Mahkemeniz yetkili de değildir… Dava süresinde değildir… Mahkemeniz görevli de değildir…. SUT listesinde yoksa ödeme yapamayız… Tedbir kararı verilecek bir aciliyet yoktur…Tedbir verirsen teminat da istemelisin, vatandaş teminat yatırmamış…
Falan filan….
Tekrar hatırlatalım devlete karşı normal bir davada elbette idare gereken her türlü mücadelesini versin..
Ama insan hayatı sözkonusu ise…
Ödenmeyen ilaç bedeli nedeniyle o ilacı kullanamayan hastanın sonu çaresiz ölümse…
Bunu dava konusu haline getirmek, gereken yasal düzenlemeleri yapmamak, dava açılmasına sebebiyet vermek zaten başlı başına bir garabet de…
Davada SGK’nın ilaç bedelini ödememek için yaptığı savunmalar ve ileri sürdüğü iddialar var ya…
Söylenecek söz yok gerçekten. Pes!
Öl de ölem!