ÖĞRENCİ GARANTİLİ YURTLAR

Üniversiteler açıldı. Çocuklarımız, ilköğretim ve ortaöğretim hayatı boyunca üniversite okuma hayali ile yaşadılar. Çalıştılar, hafta sonları dershanelerin yolunu aşındırdılar. Yetmedi özel ders aldılar. İstedikleri bir üniversiteye, istedikleri bir bölüme girmekten başka hayalleri ve amaçları yoktu. Binbir emekle kazanılan okullar devletin eğitim sistemindeki yanlış politikalarından dolayı heba ediliyor. Çocuklarımız yurt sorunu nedeniyle sokaklarda parklarda yatıyor.

 

Devlet yurdu çıkmadığı için neredeyse bütün şehirlerde çok yüksek olan konut kiralarını karşılamakta güçlük çeken öğrencilerin KYK yurtları dışındaki yurtlara yöneldiğini, bu yurtların da fiyatlarının çok yüksek olduğundan öğrencilerin bir kısmı sokaklarda ve parklarda kalmaya başlayınca bir anda barınma sorunu gündem oldu. Aslında barınma sorunu değil barındırmama sorunu gündem oldu. Demek ki  bu ülkede öğrenciler de seslerini yükseltip gündemi belirleyebiliyormuş.

 

Madalyonun diğer tarafına baktığımızda, Köprü, otoyol, şehir hastanelerinden sonra, ‘yap-işlet-devret’ yöntemiyle yapılan yurt skandallarını görüyoruz. 2018 ’den bu yana pek yurt yapılmıyor. Çünkü hükümet 2018’e kadar inşaat işi için şehir hastanesi gibi yurt modeline geçti. 2018’den bu yana öğrenci garantili yurtlar var. Yurt dolmasa bile parasını alıyor. Bu yüzden öğrencisi olmayan yerlere yurt yapılıyor.

Öğrenci, ister yatsın ister yatmasın, yurt ister dolsun ister dolmasın devlet parasını yaz tatili de dahil düzenli ödüyor.

 

Durumu iyi olmayan aileler çocuklarını çaresiz cemaat yurtlarına teslim ediyor. Veya teslim etmek zorunda bırakılıyor. Araştırdığımızda karşımıza Devlet desteği veren vakıf yurtları çıkıyor. Ensar vakfı, İlim yayma cemiyeti ve TÜRGEV’in de aralarında bulunduğu iktidar partisi destekli yurtları görüyoruz. Devlet, desteği sizin adınıza sizin hesabınıza yapıyor. Yıllık ödeyeceğiniz yurt ücreti 14-15 bin TL iken devletin kendine yakın cemaat ve vakıflara verdiği destek sayesinde 8 bin TL’ye kadar iniyor. Bu fiyatın içinde sabah kahvaltısı, akşam yemeği de mevcut. Yurtta kalma şartları arasında yapılan eğitimlere katılma zorunluluğu var. Yurtta kalan öğrenciler, yoklama alınıyor İslami konular üzerine yurt hocalarından eğitimler alınmak zorunda.

 

Devlet yurtları, 3996 Sayılı Yap-İşlet-Devret Modeli'yle yapılıyor. Üniversite arazisinde de olsa yurt, öğrenci yurdunu işletecek firmadan üniversite hiç kira almıyor. Öğrenci yurdu, belli bir süre (15-35 yıl) firma tarafından işletilip, bedelsiz olarak üniversiteye devrediliyor. Devir işlemi Borçlar Kanunu'nun 299.Maddesi'ne göre bir kiralama işlemine dönüştürülüyor. Özel sektör yurdu teslim ettiği andan itibaren tüm yataklar için devlet ödeme yapmaya başlıyor. Yurt işleticisi şirket gelir-stopaj vergisi ödemiyor, kurumlar vergisi mükellefi oluyor.

 

Ne güzel bir hikaye değil mi? Dağ başında çok ucuz bir arazi kapatıp, üstüne yurdu yapıyorsunuz. İşçisine, memuruna, aşçısına, çamaşırına, vergisine, elektirik, su, ısınma, beslenme hiçbir şeyine karışmıyorsunuz. Binayı yapıp, kenara çekiliyorsunuz. Sonra, yurt ister dolsun ister dolmasın her ay düzenli parası yaz kış ve 15-35 yıl boyunca bankaya yatıyor, yatmaya da devam edecek. Ortada büyük bir sermaye transferi var. Biz aslında bunu değil, bunun suretini tartışıyoruz. Demek ki yatak sorunu yok, yatak fazlası varmış. Yurt sorunu yok, yurt fazlası varmış. Ortada barınma sorunundan da öte bir sermaye transferi varmış ve bunun için ailelerinin çocuklarının okuması hayalinin, çocukların ise iyi bir gelecek hayalinin sömürülmesi varmış.

 

Sağlıcakla…

Gazete Damga’dan alıntıdır.