Selam, bu hafta köşemde havaların ısınmasından bahsedeceğim. Nedendir bilinmez ama bahar mevsimi insanın ruhunu gençleştirir.

Belki güneşin daha cömertçe yüzümüze dokunmasındandır, belki de doğanın yeniden uyanışını izlerken içimizde unuttuğumuz bir umut kıpırdanır. Kış boyunca biriktirdiğimiz yorgunluk, baharın ilk ılıklığıyla birlikte çözülür sanki.

Son günlerde şehir sabahları başka kokuyor. Camı araladığınızda sadece sıcak hava değil, kuş cıvıltısı, açan çiçeklerin kokusu, sokaklardan gelen bir uğultu doluyor içeri. Kalın paltolar çekmecelere kalkıyor, insanların yürüyüşü bile hafifliyor. Çocuklar parklarda daha uzun süre kalıyor, yaşlılar banka biraz daha erken oturuyor, gençler akşam serinliğinde kaldırım kenarlarında sohbet ediyor.

Sıcaklığın artması, yalnızca termometredeki sayıları değil, gündelik alışkanlıklarımızı da değiştiriyor. Uyku saatlerimiz kayıyor, kahvelerimiz soğuk içilmeye başlanıyor, belki de iç dünyamızda bile daha açık fikirli, daha umut dolu oluyoruz.

Fakat bu bahar biraz daha farklı. Uzmanlar, küresel ısınmanın etkisiyle yaz aylarının daha sıcak ve kurak geçeceğini söylüyor. Bu da bizi, bir yandan mevsimin keyfini çıkarırken diğer yandan doğaya karşı sorumluluğumuzu hatırlamaya davet ediyor. Camı açarken klimayı düşünmek, piknik yaparken çöplerimizi toplamak, gereksiz su harcamamak belki de bu mevsimin bize fısıldadığı yeni görevler.

Yine de bahar, tüm geçiciliğiyle kalbimize dokunan bir misafir. Güneşi görünce yüzümüzü ona çevirmemiz, çiçekleri görünce durup bakmamız boşuna değil. Diğer köşemde görüşmek üzere esen kalın…