Dini bayramlardan biri olan Kurban Bayramı Türk gelenek ve göreneklerde önemli bir yere sahiptir. Bayram zamanında Anadolu’nun belli başlı yerlerinde bu gelenekler halen devam ettirilir.

Kültürel yönden zengin olan ülkemizde gelenekler için hep birlikte hareket edilir. Özellikle bayram dönemlerinde aynı mahallenin halkı bir araya gelerek bayram yemeklerini imece usulü ile birlikte hazırlar, köy meydanı gibi açık yerlerde bayram namazı ve bayramlaşma gerçekleşir.

Bayram Namazından sonra yoksullara dağıtmak için inek, keçi, manda, koyun ya da deve kurban edilir. Ayrıca; çocuklara bayram harçlığı verilir. Bayramlık kıyafetler giyilir. Aile büyükleri ve arkadaşlar ziyaret edilir. Arefe günü ise mezarlık ziyaretleri gerçekleşir. Özellikle tatil süresi uzun olduğunda ve yaz dönemine geldiğinde hem ziyaret hem de seyahat amaçlı planlama yapılır. Gurbette yaşayanlar için de bayram tatili iyi bir fırsattır. Çoğu gurbetçi bayramda memleketlerine gider ve büyük akrabalarının ellerini öperler. Yapılacak bayram yolculuğu için erkenden tüm hazırlıklar tamamlanır.

Anadolu’nun çeşitli yerlerinde birbirinden farklı gelenek ve görenekler vardır. Bunlardan bazıları günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. En sık uygulanan adetler arasında Samsun’da cami önü yemeği, Kastamonu’da ağırlama, Aydın’da aşure, Erzurum’da öğünlük, Mersin’de bayram pişmaniyesi, Konya’da pişi, Muğla’da yağ kokutma, Bartın’da Karakucak Güreşi, Kastamonu’da mektep yanı toplantısı, Ankara Kızılcahamam’da Ebebiş yani şekerleme ya da harçlık, Kastamonu Taşköprü’de bayram çıkarma, Denizli Çardak’ta salıncak kurma gibi adetler bulunur. Gaziantep bölgesinde arefe gününden yağ, su ve unla yapılan bir yiyecek olan Kahke hazırlanarak bayramda misafirlere dağıtılır. Kapı kapı dolaşan çocuklara kahke ile harçlık verilir. Diğer yörelerde de birbirinden farklı bayram gelenekleri mevcuttur.

Neden Kurban Bayramını Kutlarız?

Hz. İbrahim (as)’in, yıllar geçmesine rağmen bir evladı olmamıştı. Hz. İbrahim ellerini kaldırarak Rabbine “ Ya Rabbi! Bana salihlerden olacak bir evlat ver” diyerek dua ediyordu.

Duasının üzerinden yıllar geçmiş ve Hazreti İbrahim Mısır'a hicret etmişti, orada Hz Hacer ile evlendi ve bir süre sonra Yüce Allah onlara bir erkek çocuk nasip etti. Çocuğun adını İsmail koydular. Yıllar sonra Hz. İsmail büyümüş koca bir delikanlı olmuştu. Hz İbrahim bir gün Mekke'de bir rüya gördü. Rüyasında oğlu İsmail'i kurban ediyordu. İlk başlarda bu rüyasının doğruluğundan şüphe etti ancak aynı rüyayı daha sonraki gecelerde de görünce bunun rabbinden gelen bir emir olduğunu anladı.

Yüce Allah Hz İbrahim'i çok ağır bir sınava çekiyordu. Oğluna ip ve bıçak almasını birlikte dağa çıkıp odun getireceklerini söyledi Hz. İsmail ip, balta ve bıçak aldı. Beraber yola çıktılar babası İsmail'e yaklaştı ve şöyle dedi: ”Ey yavrucuğum seni rüyamda boğazladığımı görüyorum”. İbrahim Aleyhisselam'a teslimiyet abidesi Halim bir oğul verilmişti. Hz. İsmail babasına: “Ey babacığım sen Allah ne emrediyorsa yap. Sen beni inşallah sabredenlerden bulacaksın.” dedi.

İbrahim Hz İsmail alıp Mina'da kurban edeceği yere götürdü ve çocuğunun ellerini ayaklarını bağlayarak şakağı üzerine yatırdı oğlunu kurban etmek üzere sağ yanının üzerine yatırdı bıçağını çekti oğlunun boğazına sürdü ama bıçak Hz. İbrahim’i kesmemişti. Hz. İbrahim tekrar tekrar denedi ama bıçak kesmiyordu. Allah, Hz İbrahim'in ve İsmail'in bu samimiyet teslimlerini gördü ve onlara şöyle buyurdu: “Ey İbrahim gerçekten rüyanı doğrulayıp onayladın. Biz iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz. Bu gerçekten çok açık bir imtihandır. Her ikisi de Allah'ın bu teslim imtihanını kazandı buna karşılık Allah onlara katından Cebrail ile bir kurban gönderdi. “Biz oğluna bedel olarak büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona iyi bir nam bıraktık ve İbrahim'e selam dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü onlar bizim mümin kullarımızdandır.”
Böylelikle Müslümanlar da her yıl Kurban Bayramı vakti geldiğinde imkânı olan Müslümanlar bu ibadeti yerine getirerek Allah’a ve emirlerine olan bağlılıklarını gösterirler.