KIZMAYACAKSIN ARKADAŞ!

Hayatın pahalılığına, paranın değersizliğine, kiraların yüksekliğine kızmayacaksın arkadaş. Öyle feryat figanda da etmeyeceksin, geçinemiyoruz diye de ağlamayacaksın. İş bulamıyorum diye yakınmayacaksın. Bu duruma ve bu günlere el birliğiyle sen, ben, o, hepimiz birlikte sebep olduk suçlu hepimiziz.

Yok öğle iktidar partisine tüm suçu yükleyip bir kenara çekilmek. “Biz oy atmadık” geyik muhabbetlerini de geçeceksin. Yenilenemeyen, kendini geliştiremeyen, kişisel egosunu bir kenara bırakamayan siyasetçilere eyvallahın olmayacak. Kendilerinin yerine dinamik, adları şaibeye, yolsuzluğa, karışmamış gençlerimize koltuklarını bırakmaya korkan muhalefete resti çekip hak ettiği dersi vereceksin.

Ülke yönetimine kim gelirse gelsin bu batık ekonomik gidişat kaçınılmaz olacaktı. Kimsenin halka bedel ödetmeden bu ekonomiyi düzeltme durumu yok. Evet! Baş suçlu iktidardır. Fakat, iktidar kadar muhalefetinde bu duruma gelmemizde payı büyüktür. Muhalefetin iktidar olmak gibi bir gayesi ve çabası yok. Muhalefette kalmaları, koltuklarını korumaları onlar için yeterli.

Akar yakıta zam geldi, gıdaya zam geldi, ete, süte zam geldi, emekli maaşları çok düşük. Vergiler, su, elektrik, doğalgaz ardı arkası kesilmeyen pahalılık. Yokluk içinde yaşamayı başarabilen bir milletiz. Yaptığımız sadece tepkisizlik, umursamazlık, artık zamlara şaşırmıyoruz bile bir kabulleniş başlamış hepimizde. Afyon yutmuş gibi uyuşukluk, ne dayatırlarsa eyvallah. Ne vatandaş ne de muhalefet neden tepki koyamıyor? Nerede sendika başkanları, sosyal toplum kuruluşları, konsey ve dernek başkanları neredesiniz? Toplumun yüzde kırk sekizini temsil eden muhalefet neredesin?

Ne olur bir hafta arabalarımıza binmesek, akar yakıt almasak ne olur? Marketlerden çok acil olmayan ürünler dışında alışveriş yapmasak ne olur? Tatile bu yıl da çıkmayalım canım. Eğlence mekanlarını bir hafta hınca hınç doldurmayalım. Hayati ürünler dışında hiçbir şeyi almayalım bakalım ne olacak! Oturup ağlayıp zırlamaktansa denemekte fayda var. Diyeceksiniz ki; “ben yapıyorum ama diğerleri yapmıyor.” İşte tam da burada muhalefete görev düşüyor. Seçimden seçime halkını hatırlayan Koltuk kavgalarını bir kenara bırakıp halkını örgütleyemeyen muhalefete.

Ekonomik krizlerde sadece iktidarı suçlayanlara iki çift sözüm var. Yıllardır işim gereği ülkemizin her yerini dolaşıyorum. Muhalefet partilerinin kazandığı belediyelerin hizmetlerini yerinde görüyorum. Muğla’nın gözde tatil yörelerine Dalamana, Datça’ya, bodruma gidin bakalım ne göreceksiniz? Elektrik telleri, telefon kabloları nerdeyse başınıza düşecek. Sokak aydınlatma lambaları en az kırk yıllık. Gelin yıllardır muhalif olan İzmir’in Karaburun, Mordoğan ve Sığacık’a bakalım. Alt yapı yok her yer lağım kokuyor. Doğru dürüst yol yok. Keskin virajlı yollarında iki araç yan yana geçemiyor. Otel, konaklama, yeme içme dersen pahalılıkta Paris Roma gibi şehirlerle yarışıyor.

Yıllardır kendi bünyesindeki belediyelere hizmet götüremeyen, hizmet için iktidara restini çekmeyen muhalefet mi ekonomiyi düzeltecek? Sadece yaptıkları koltuklarına yapışıp kalmak. O kadar seçim kaybedilmesine rağmen, muhalefetten onuru ile istifa eden bir siyasetçi duydunuz mu? Duyamazsınız çünkü amaç iktidar olmak değil muhalif kalmak. "Kendi düşen ağlamaz" diye bir ata sözümüz var. Kendimiz düştük kendimiz ağlıyoruz. Kendimiz ettik kendimiz buluyoruz kimselere kızmayacaksın arkadaş.

Sağlıcakla…

Damga Gazetesi’nden alıntıdır.