KARESİ ŞEHİT ÇOCUKLARI YUVASI[1]
Karesi vilayetinin içinde 10 bini aşkın şehit yavrusu ve yetim vardır. Bilindiği gibi bu vilayet, İzmir’in Yunanlar tarafından işgalinden sonra kendi başına ulusal savunmaya karar vermiştir. 13 ay boyunca Yunanlarla aslanlar gibi savaşılmıştır. Bu sırada üç kez Anzavur hücumlarını püskürtmüş oldukça güçlü bir vilayettir.
Büyük zaferin kazanılmasından sonra halkın ilk işi, aziz şehitlerimizin yavrularını kurtarmaya çalışmak, onları bir araya getirip yiyecek, barınma ve giysi ihtiyaçlarını karşılayarak eğitmeye kalkışmak olmuştu. Bu amaçla vilayet merkezi olan Balıkesir’de 109 kişilik bir zanaat yuvası açılmıştır. Gönen ve Burhaniye kazaları da bu hayırlı girişimlere uygun bir biçimde hareket etmişlerdir. Bugün Gönen’de 50, Burhaniye’de 25 şehit yavrusu koruma altındadır.
Bu hayır kurumlarını yaşatan unsur sadece halkın bağışlarıdır. Hükümet de ara sıra yardım yapmakta, halkın bu koruyucu gayretini açıkça takdir etmektedir.
Bu kuruluşlardan Balıkesir’de yer alan Karesi Şehit Çocukları Zanaat Yuvasıyla ilgili biraz bilgi aktaralım:
Yuvada, yukarıda bahsettiğimiz gibi 109 şehit yavrusu koruma altına alınmıştır. Yavruların hemen hepsi ilkokul çağındadır. Bundan dolayı onlara Yuvanın seçkin öğretmenleri tarafından temel eğitimler verilmektedir. Bu konuda Maarif Vekâletinin[2] kabul ettiği program uygulanmaktadır. Yuvanın yavruları, vilayetin farklı semtlerinden gelmiştir. Burhaniye ve Gönen kazalarının dışında diğer bağlı olan kazalardan da buraya çocuklar gönderilir.
Yuva, beş sınıftan oluşur. Birinci, ikinci ve üçüncü sınıfların öğrencileri günde beş ders; beşinci sınıflarsa öğleye kadar üç ders görmektedirler. Öğleden sonra farklı zanaatlarla ilgili eğitimler verilirdi.
Şehrin en havadar yerinde bulunan Yuva binasının içinde şimdilik şu zanaat kuruluşları yer alır:
- Matbaa: Burada küçük bir pedal ve yeterli oranda harf gibi malzemeler vardır. Şimdiye kadar altı efendi, burada hem dışarıya karlı işler yapmışlar hem de mürettipliği[3] ve matbaacılığı öğrenerek daha olgun olan Vilayet Matbaasında çalışmaya başlamışlardır.
- Çorap ve fanila atölyesi: Bu atölyede dört çorap, üç fanila makinesi vardır. efendiler, bu atölyeyle şehrin bir kısmına ait gereksinimleri karşılamaktadır. Şimdiye kadar birkaç efendi, çorap ve fanilacılık zanaatlarında usta olmuştur.
- Sepet atölyesi: Bu atölyenin çıkardığı mallar, piyasada çok fazla rağbet görmektedir. Avrupa’daki sepet fabrikalarında üretilen işlere benzeyen zarif sepetler üretilmektedir. Atölyenin işlerinden bir kısmı, İstanbul’a gönderilmektedir.
Bunun dışında dışarıda Kemal ve İsmail Beylerin idareleri altında bulunan demirhanede de dört efendi çalıştırılmaktadır. Bunlar düğmecilik, tesviyecilik ve tornacılık gibi kısımlarda çalışmaktadır.
Dördüncü ve beşinci sınıf öğrencilerinin bu uğraşları, onların daha büyük alanlarda uzmanlık kazanmaları için bir başlangıç niteliğindedir. Beşinci sınıfı tamamlayan öğrenciler, bundan sonra kazandıkları yeteneklere uygun alanlara yönlendirilerek olgunlaşmalarına yardımcı olunur. Bu sırada Yuva, tüm çocuklara gelecekteki yaşamlarında da bir baba gibi şefkatle davranmaya devam eder.
Yavruların gerçek durumu gayet iyidir. Fahri Doktor Osman Oğuz Bey’in gösterdiği özen, şükranla anılmalıdır. Şimdiye kadar burada hamdolsun tek bir ölüm olayı yaşanmamıştır. Ayrıca hiçbir önemli hastalık da görülmemiştir. Verilen besinler tam anlamıyla bilimseldir. Öğrenciler, her ay başında sıhhat kantarıyla tartılır; bu şekilde ağırlıklarını korurlar.
Yuvanın güzel bir bandosu vardır. Müzisyenler, 15 günde bir Kolordu Kumandanlığı ve Hükümet dairesi önünde; haftada bir kez de belediye karşısında güzel şarkılar çalardı. Bu sayede halkın alkışlarını kazanırlardı.
Yuvanın gelir kaynakları şunlardır:
- Atölyelerin hâsılatı
- Koşu hâsılatı
- Yılda bir kez piyango
- Kurban derileri
- Zekât ve fitre sadakası
- Halk ve Vekâlet yardımları
- Özel idarenin yardımları
- Hilal-i Ahmerin[4] yardımları
- Gösterilerin hâsılatı
- Hayırseverlerin yardımları
Bu gelir kaynaklarından Hilal-i Ahmer Cemiyeti, Yuva yavrularından bir kısım göçmenlerin de varlığına rağmen şimdiye kadar yardım yapmamıştır. Balıkesir’de zekâtlardan epey yararlanılmıştır. Diğer kaynaklar da eklenince 1 buçuk yıldan beri Yuva halkı mükemmel bir biçimde yaşamıştır. Günden güne de eksikler tamamlanmaktadır.
Haber aldığımıza göre Yuvanın idari heyeti, yakında dokumacılığa da başlayacaktır. Balıkesir’in şayağı[5] meşhurdur. Ama bu zanaat henüz ilkel bir haldedir. Yuva, dul kadınları burada çalıştırarak bu konuda da önemli bir adım atmak üzeredir. Şu ana kadar gerekli olan tezgâhlar da hazırlanmıştır.
Sadece bina gereksiniminin karşılanması çok zordur. Eğer hükümetle belediye, bu noktaya eğilip yardım edebilirse bu atölye de ilkbahar içinde her an faaliyete geçebilecektir.
Yukarıda Yuvanın idari heyetinden bahsetmiştik. Yuvayı yöneten bu saygın idareciler, halkın meydana getirdiği bir kongre tarafından seçilmiştir. İdari kurul aşağıdaki kişilerden oluşmuştur:
- Adil Bey
- Eşraftan Hacı Mustafa Efendi
- Eşraftan Ahmed Naci Efendi
- Eşraftan Halil İbrahim Efendi
- Eşraftan Emin Bey
Duyumlarımıza göre bu saygın idari kurul, Yuvanın genişletilmesi ve öğrenci sayısının artırılmasıyla ilgili olarak da düşüncelerini dile getirmektedir. Karesi Şehit Çocukları Yuvası, Türkiye’nin tek şefkat ve hayır ocağıdır. Hiçbir yerde şimdiye kadar yalnız halkın gayretiyle sadece şehit çocuklarını ve yetimlerini kapsayan böyle bir kurum ortaya çıkarılmamıştır.
Yorum yapın