İNSAN HAKLARI GÜNÜ

       “Bir insan treni kaçırırsa başka bir tren gelir onu                                                     

alır. Bir millet treni kaçırırsa başka bir millet gelir                                                  

        Onu alır. “     

                                                                                  TOLSTOY

        Bugün yani 10 Aralık günü dünya İnsan Hakları günüymüş. Takvimler öyle yazıyor. Yine bu konuda dünyada birçok şey yazılacak, nutuklar atılacak, yalanlar dile getirilecek, insanların gözleri boyanacak ama gerçekte insan hakları değil, güçlülerin güçsüzleri hakladıkları bir gün olarak kutlanması gerekir. Dünyanın gözü önünde bunca haksızlığın yapıldığı, binlerce masum insanın katledildiği, binlerce insanın aç susuz bırakılarak ölüme terk edildiği bir dünyada hangi insan hakkından bahsedilir ki. Dünyanın beş daimi üyesinin istediği gibi at oynadığı bir dünyada ve bilhassa dünyanın en büyük iki üyesi ABD ve RUSYA’nın insanların hayatıyla kedinin fareyle oynadığı gibi bir dünyada hangi insan hakkından söz edilecek.

      ABD’nin daha kurulurken kanına girdiği milyonlarca yerli halkın ve sonrasında Afrika kıtasından getirdiği ve yıllarca köle gibi kullanıp kanına girdiği milyonlarca masum insanın yaşandığı bir dünyada;

Yine Vietnam’da başlayıp daha sonra Afganistan da devam eden savaşlarda kıyılan bunca insanın halen bu ülkelerde devam eden bir iç savaşın yaşandığı bir dünyada,

 Kara Afrika’nın zengin yer altı kaynaklarının ABD ve Avrupa ülkeleri tarafından sömürülüp halen milyonlarca insanın açlık kıtlık ve yoksullukla mücadeleye terk edildiği bir dünyada,

 Yine özellikle çeşitli hile ve entrikalarla yıktıkları, her gittiği yere medeniyet adalet ve insanlığı götüren Osmanlıdan sonra bilhassa sırf petrolü olduğu için Ortadoğu ya girip bir daha çıkmak bilmeyen ve İslam ülkelerini parçalayarak oralara bir daha rahat ve huzurun bırakılmadığı bir dünyada,

 Sadece Petrolu olmaktan başka bir suçu olmayan Ortadoğu da yıllarca Irakla İran ı savaştırarak yok yere bir sürü insanın kanının döküldüğü bir dünyada,

 Yine Orta doğunun göbeğinde İsrail gibi bir devlet kurdurarak İslam ülkelerini parçalayıp yıllarca kanayacak bir çıbanbaşı gibi bir devletin terör estirdiği bir dünyada,

 Son olarak Suriye de kendilerine Esad gibi bir kukla bularak kedinin fareyle oynadığı gibi binlerce insanın kanına girildiği ve evlerinden yurtlarından edildiği bir dünyada,

 Yine Avrupa’nın göbeğinde sırf Müslüman ve Türk oldukları için, medeni Avrupa’nın gözlerinin önünde binlerce insanın zülüm ve tecavüz edilerek haksız yere öldürüldükleri bir dünyada,

 Yine Doğu Türkistan’da Çin tarafından yıllarca zülüm kıyım ve soykırımına uğrayan binlerce soydaşımızın yok olmasını görmek istemeyen bir dünyada,

 Yine Müslüman oldukları için Hindistan’ın uyguladığı zulme göz yumulan Keşmir ve Mynamar’ın masum insanlarının kıyıma uğradığı bir dünyada,

 Yine silaha ve atom bombasına trilyonların harcandığı ama Yemende Afrika da ve daha dünyanın birçok yerinde bir lokma ekmek bulamayıp açlıktan susuzluktan ölüme terk edilen birçok çocuğun yaşama mücadelesi verdiği bir dünyada,

 Yine yaklaşık 35 yıldan beri devam eden ve ABD, Rusya ve birçok Avrupa ülkesi tarafından desteklenen ve beslenip başımıza bela edilen sözde Kürt haklarını koruması bahanesi altında ülkemizi parçalamaya, yıkmaya yok etmeye

 Çalışılan, birçok masum insanımızı, başta Kürt vatandaşlarımız olmak üzere, çocuk, kadın yaşlı genç ve asker polis ve güvenlik güçlerimizi yok etmeye çalışan bir örgütün başımıza sarıldığı bir dünyada,

 Ve 2019 un ilk 11 ayında sadece ülkemizde suçsuz günahsız ve masum 230 kadının eşleri kocaları babaları ve yakınları tarafından acımasızca öldürüldüğü bir dünyada insan haklarından söz edilebilir mi?

 Daha buraya sığdıramadığımız birçok haksızlıkların yaşandığı bir dünyada insan haklarından değil güçlülerin güçsüzleri yok ettiği haksızlıklardan söz edilmesi gerekir.

 İnsan hakları günüymüş güldürmeyin insanı.