İç ses nedir?
Halk arası açıklamalara göre içimizdeki ses, vicdanımızın sesidir. Psikolojide buna "iç ses" ya da "iç monolog" diyoruz. Gün içinde defalarca iç sesimizi duyarız. Örneğin; bir kahvede 10 tane çay içtikten sonra bir daha içmeyeceğim deriz veya bir kitap okurken iki sayfa sonra bırakacağım gibi şeyler deriz, işte bu iç sesimizdir. Kendi kendinle konuşmak gibi bir şey aslında…
İç ses nasıl oluşur?
1930-1940’lı yıllarda Rus psikolog Lev Vygotsky, iç sesimizin yüksek sesle konuşma kabiliyetimizle büyük oranda bağlantılı olduğu fikrini ortaya atmıştır. Bazen iç sesimiz, dış sesimizden daha hızlı meydana geldiği için konuşma bozuklukları, okurken duraklama gibi şeyler ortaya çıkabilir.
İç sesle konuşmak normal mi?
Kişiler uykuya dalarken veya uyanırken herhangi bir iç ses duyması tamamen normal kabul edilir
Her insanın iç sesi var mı?
Bu iç sesin yüksekliği, yoğunluğu, sertliği ve cezalandırıcılığı kişiden kişiye değişebilir ve herkeste de vardır.
İçimden gelen kötü düşüncelere engel olamıyorum günahı var mı?
Bir Müslüman içinden geçirdiği bir kötü sözden dolayı günah kazanmaz. Çünkü Allah insanların iç sesine değil de yaptıklarına ve söylediklerine bakar. Üstelik bu konuda peygamber efendimizin hadislerinde bu konuya da yer vermiştir. İç sesle ilgili olarak peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur; “Allah iyiliklerin ve fenalıkların yazılmasını emretti. Bir kimse bir iyilik yapmaya niyetlenir de yapamazsa, Allah kendi katında o kimse için tam bir iyilik sevabı yazar. Eğer hem niyetlenir, hem de o iyiliği yaparsa on iyilik sevabı yazar ve bu sevabı yedi yüze ve daha fazlasına kadar çıkarır. Ve eğer fenalık yapmaya niyetlenir de sonra vazgeçerse, Allah onun için tam bir iyilik sevabı yazar. Eğer kötü işe hem niyetlenir, hem de onu yaparsa, Allah o kimse için bir günah yazar.” (Müslim, Îmân, 74; Buhârî, Salât, 227; İsrâ ve Mîraç, 1551). Bu hadisten de anlaşılacağı üzere kötü iç sesten dolayı günah kazanmayız ama iyi iç sesten dolayı sevap kazanırız. Yani her şekilde de bir kayıp olmaz.
GÜNÜN SÖZÜ
“Eğer diğer insanlardan benim için bir şeyler yapmalarını bekleseydim hiçbir şey yapamazdım.„ —Isaac Newtonİngiliz fizikçi, matematikçi, astronom, mucit, felsefeci ve simyacı.
GÜNÜN FIKRASI
BEŞ KURUŞ
Nasrettin Hoca yolda yürürken, biri ensesine öyle bir vurmuş ki, nerdeyse yere düşecekmiş, hiddetle dönüp bakmış; karşısında tanımadığı genç bir adam. Nasrettin Hoca sormuş:
- "Ne cüretle vuruyorsun!.."
- "Özür dilerim hocam, sizi birine benzettim, küçük bir hata yaptım, ama siz pireyi deve yaptınız.
- "Yürü o zaman, kadıya gidiyoruz!"
Gitmişler kadıya, ikisini de dinleyen kadı efendi, Nasrettin Hoca'ya vuran gencin akrabasıymış. Kadı efendi, Nasrettin Hoca'yı yumuşatıp, akrabasını kurtarmaya çalışmış:
- "Hoca, hislerini anlıyorum. Bu durumda herkes aynı şeyi hissederdi. Şimdi bu genç adam kendine bir tokat atsa, kabul eder misin?"
Nasrettin Hoca ısrar etmiş:
- "Olmaz, mahkeme yapılsın."
Kadı efendi, bunun üzerine akrabası olan genç adama dönüp kararını vermiş:
- "Ceza olarak Nasrettin Hoca'ya 5 kuruş ödeyeceksin, hemen gidip getir!.."
Nasrettin Hoca, para almaya giden genç adamın dönmesini beklemiş. Bir saat geçmiş, iki saat geçmiş, ama genç adam ortalıkta gözükmüyormuş.
Mahkeme kapısının kapanma saatine kadar bekleyen Nasrettin Hoca, kadı efendinin ensesine okkalı bir tokat indirdikten sonra demiş ki:
- "Kusura bakma kadı efendi, daha fazla bekleyememem, gelirse söyle ona; 5 kuruşu sana versin!.."
Yorum yapın