HER DURUMDA EMPATİ..
Bir önceki yazımda kısmen değindiğim ‘empati’ konusuna bu yazımda biraz daha geniş yer vermek istedim. Etkili ve sağlıklı bir iletişim için gerekli olan empati, hayatı kolaylaştıran ilişkileri güçlendiren, özel bir yetenektir. Çağımızın hastalığı olduğunu düşündüğüm ‘ben merkezci’ yaşam, insanların empatiden uzaklaşmasına neden olduğu gibi, bencilliği, duyarsızlığı, anlayışsızlığı katlayarak arttırır. Karşısındakinin duygu ve düşüncesini, daha konuşmadan hissetme, anlama becerisi herkeste yoktur, olmaz. Empati yapma, bulunma yeteneği kolay elde edilemeyen, herkesin başaramayacağı bir özelliktir ve de yetenektir aslında..
Yapılan araştırmalara göre, sıcakkanlı, samimi insanlarla empati kurma becerisi daha fazladır. Çünkü karşısındaki kişiler onlara daha rahatlıkla güvenir ve daha rahat diyalog kurar. Bu konuda yeni öğrendiğim bir şey de bebekler doğduğundan itibaren empati yetisiyle hayatlarına başlarmış. Zaman içinde büyüyen ve kendine yönelen insanın, bu yeteneğini kaybetmeye başladığı belirtiliyor. Gittikçe tükenen empati becerisi, kişinin karşı tarafı anlamak için biraz daha fazla çaba harcamasıyla, emek vermesiyle tekrar kazanılır. Yaşam içinde her birimiz düşüncelerimizi, üzüntülerimizi, kederlerimizi, mutluluklarımızı başka insanlarla paylaşma ihtiyacı duyarız ve paylaştıklarımızın da anlaşılmasını isteriz. Karşımızdakilerin neler hissettiğini anlayabilmek için ya o insanın yaşadıklarımızı bizzat yaşamış olması gerekir, ya da güçlü bir empati yeteneğinin olması gerekir. Empati kurabildiğimiz o şeyi yaşamamış olsak bile karşımızdaki kişinin neler hissettiğini anlayabiliriz. ‘Empati noksanı bir topluma mı dönüştük?’ Sormak isterim sizlere..
“Ateş düştüğü yeri yakar!.” Sözü bu durumun sanki bir ispatı gibi. Nasreddin Hoca’nın bir fıkrasında geçen olay da bu yazıma konu ettiğim durumun bir ispati gibi sanki;
“Nasreddin Hoca bir gün damdan düşer, komşuları başına toplanır. Kimi kırık, çıkıkçı çağıralım, kimi ise hekime götürelim, baktıralım, kimisi de biz tedavi edelim, der. Nasreddin Hoca ise acılar içinde kıvranırken şunu söyler komşularına; ‘Yahu bırakın kırık, çıkıkçıyı, hekimbaşına götürmeyi, çağırmayı bana daha önce tıpkı benim gibi damdan düşmüş birini getirin!.’ Der. Onun durumunu en iyi anlayacak kişi ve ne yapılması gerektiğini bilecek, en doğru kararı bilecek kişi damdan düşmüş aynı durumu yaşamış bir kişidir. Eğer her durumda, her şart altında empati kurmayı kendimize ilke edinebilirsek, insanlarla olan ilişkilerimizde daha dikkatli davranır ve daha sakin, huzurlu bir hayat süreriz. Kalın sağlıcakla..
Yorum yapın