Hayatın akışı içinde bütün yaşadığımız zorluklarda, streslerde, darbelerde yalnız değiliz. Hepimiz için ortak olan bu yaşanmışlıkların ve tecrübelerin, hayatımızda birer anlamı var. İşte bu anlamın ne olduğunu bulabildiğimizde, hayata, olaylara, insanlara karşı daha esnek olabiliriz…

“Şükretmedikten sonra dünyaları yesen ne fayda! Şükürle başladıktan sonra bir kuru ekmek değmez mi dünyalara? ŞEMS-İ TEBRİZİ

Bütün zorluklara rağmen hayattaki varlığımız başlı başına bir şükür sebebi değil midir?

Yürüyebilen ayaklarımıza, işiten kulaklarımıza, gören gözlerimize, atan kalbimize binlerce şükürler olsun!...

 Günümüze keyif katan bütün sevdiklerimize binlerce şükürler olsun. İnsanın şükretmek için her zaman bir sebebi olmalıdır. Sana iyi gelenler, seni sevenler, sevdiklerin, paylaştıkların, hissettiklerin ve daha neler var neler!...

Şikayet etmek değil de şükretmek olursa niyetimiz, daha o kadar çok şükretme sebebimiz var ki!...

Evet, hayat zor ve hepimizi de epeyce zorluyor, isteklerimiz olmuyor. Kendimizi çoğu zaman yalnız hissediyor da olabiliriz, elimizden tutan yokmuş gibi de…

Belki korkarız bir şeyler demekten ya da yeni olana başlamaktan. Tükenmek ya da vazgeçmek çizgisine yaklaşmış da olabiliriz. Takdir görmüyor ya da önemsenmiyor da olabiliriz veya öyle hissederiz. Ama bütün bunlar bir son değil, çünkü hiçbir şey bitmiş değil!...

 Hala nefes alıyoruz öyle değil mi? O halde şükredip, asla şikayet etmeden yeniden başlayalım, yeniden başlamanın sırrına ererek…

O başlama hevesi ve motivasyon hepimizde var aslında, belki de şikayetlerle örttüğümüz için göremiyoruz…

Şükretmek çok iyi gelir, iyiyi de beraberinde getirir. Her anımıza, bugünümüze şükürler olsun!..