Genelde hafta sonlarında hayata dair yazılar kaleme alıyorum ama bu kez hafta ortasında yani bugün, çarşamba günü ‘hayatta alınması gereken derslere ilişkin’ kıssadan hisse kapılacak, bazıları ise gerçekten yaşanmış, efsane olmuş, bazıları da uydurulmuş olsa da önemli mesajlar içeren kısa öykülerle huzurlarınızdayım. Okudukça bu öykülerden en başta bizlerin ve günümüz dünyasında özellikle politikacıların kıssadan hisselik hatta ibret alınacak ölçüde hayata dair önemli dersler çıkartmasını umuyor ve diliyorum.
O zaman buyurun öyleyse;
Ünlü Düşünür Sokrat (Socrates) ölüme mahkum edildiğinde eşi; ‘Haksız yere öldürülüyorsun’ diye ağlamaya başlayınca, Sokrat eşine; ‘Ne yani, birde haklı yere mi öldürülseydim!’ yanıtını vermiş. Buradan çıkarılacak kıssadan hisse; ‘Cesur ve haklı insanları ölüm bile korkutamıyor!’ olmalıdır. Kıssadan hisselik ikinci öykümüz, dünya nimetlerine asla önem vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü ilk çağ filozoflarından Diyojen ile ilgili...
Diyojen bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü yoksul filozof Diyojen’e şöyle der; ‘Ben bir serserinin önünden asla kenara çekilmem!’
Diyojen ise buna karşılık kenara çekilerek gayet sakin şu yanıtı verir; ‘Ben ise bir serserinin önünden kenara çekilirim!’ Bu öykümüzün kıssadan hissesi; ‘Bazen selam bile verilecek değere sahip olamayana yol vermek de en akıllı yoldur!..’
Üçüncü öykümüz ise 1700’lü yılların sonunda İngiltere’de geçmektedir. Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiir ve öyküleri okuyup incelemesi için ünlü yazar Şekspir´e gönderdiğinde, ünlü yazarın verdiği yanıt şu olur; ‘Sevgili dostum siz sadece şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, şemsiye yapmaktan sakın vazgeçmeyin, olur mu?’ Bu öykünün de bence kıssadan hissesi; ‘Herkes kendi işini yapmalı’ olmalıdır, öyle değil mi?
Sıradaki öykümüz de yine 1700’lü yıllar da bu kez Fransa’da geçiyor; Soylu dostlarından biri, Fransız kralı 15. Lui´ ye; ‘Majesteleri, hiç akıl vergisi almayı düşündünüz mü?’ diye sormuş ve eklemiş; ‘Hiç kimse budalalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi severek öder.’ Fransa Kralı Lui, alaycı biçimde gülerek; ‘Hakikatten enteresan bir fikir, hemen emir vereceğim ve akıl vergisini uygulamaya koyacağım.’ yanıtını vermiş ve sözlerine şöyle devam etmiş; ‘Bu akıl dolu buluşunuza karşılık, sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum!’ Bu öykünün de kıssadan hissesi; ‘Bazen kraldan çok kralcıların fikirleri şaşırtır insanları, öyle değil mi?..’
Şimdi geçiyoruz, bir başka öyküye. Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü astrolog Galile´ye hasımlarından biri, bir gün alaycı biçimde gülümseyerek; ‘Efendim, Kulaklarınız, bir insan için biraz fazla büyük değil mi?’ sormuş. Galile ise hiç kızmadan gayet soğukkanlı biçimde yanıt vermiş; ‘Doğru söylüyorsun, benim kulaklarım bir insan için biraz büyük sayılabilir ama senin kulakların bir eşek için çok fazla küçük sayılmaz mı?’ Bu öyküden çıkarılacak kıssadan hisse bence şudur; ‘Bir lafı söyleyeceğiniz zaman alacağınız karşılığa da hazırlıklı olmalısınız. Aksi halde fena biçimde bozarlar insanı, o zaman da verecek karşılık bulamazsınız!’
Sizlere aktaracağım kıssadan hisse kapılacak ibretlik son öykümüz ise birinci dünya savaşı yıllarında Almanya’da geçmektedir. Askerlikten kaçtığı için yakalanan ve vatana ihanet suçundan idama mahkum edilen genç bir adama infaz edilmeden önce şunu sormuşlar; ‘Son sözün nedir, son bir diyeceğin bir şey var mıdır?’ İdam edilmek üzere olan genç adam mahcup biçimde cevap vermiş; ‘Bu bana çok iyi bir ders oldu. Bir daha asla askerlikten kaçmayacağım, ülkem için gidip savaşacağım!’
Bu son öykünün kıssadan hissesi herhalde herkes tarafından gayet iyi anlaşılmıştır. ‘Hayatta bazen geç alınan dersler bayağı pahalıya, mal olabiliyor, insanı hayattan dahi koparabiliyor!..’
Yorum yapın