Bu yazım daha öncede yayınlandı ama konunun önemi bakımından bir kez daha yayınlanmasını istiyorum. Bugün 17 Ağustos 2024. Merkezi Gölcük olan Körfez depreminin 25.Yılı.Hiç dinmeyen acılarımız bir kez daha tazelendi.Gölcük depreminden daha büyük Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 te meydana gelen depremi zaten unutmuş değiliz.Allah göstermesin merkezi İstanbul olan daha büyük bir deprem her zaman beklenmekte ve deprem kaygımız her geçen gün artarak devam etmektedir.Şu bir gerçekçi ülkemiz bir deprem ülkesi ve her zaman depremle karşı karşıya kalmamız gerçeğinin hiç aklımızdan çıkarmamız gerekiyor.Bir acı gerçek daha var ki o da depreme hazırlık yapmıyoruz ve başımıza gelen felaketi çok çabuk unutuyoruz.Balıkesir de birinci kuşak deprem bölgesinde olması nedeniyle deprem gerçeğini hiç aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor..Oğlumun Gölcük te görev yapması nedeniyle ara sıra Gölcük e gidiyor deprem faciasının yaşandığı yerleri ziyaret ediyorum.Ne zaman Gölcüğe gelsem ilk ziyaret edeceğim yer deprem merkezi ve deprem anıtı oluyor.Bu nedenle biraz Gölcük depreminden bahsetmek istiyorum.
Efendim Gölcük bir donanma şehri. Daha doğrusu depremden önce adı öyleydi ama şimdi artık Gölcük denince donanmadan daha çok deprem aklımıza geliyor. Yani artık Gölcük hem donanma şehri ama artık daha çok Gölcüğü deprem şehri olarak hatırlıyoruz. Nasıl olmasın ki o gece yani 17-Ağustos-1999 gecesi saat 03.05 te yaşadığımız o 45 saniyelik kâbusu unutmamız mümkün değil. Yani o geceyi ancak yaşayanlar bilir. Allah bir daha böyle bir geceyi bize yaşatmasın. Ben o geceyi ve hatta o deprem saatini an be an yaşadım ve hiç unutamıyorum. Uyanıktım ve Balıkesir de bile kendini böylesine hissettiren sarsıntının ardından herkes kendini evlerden dışarı atarak, kendimizi sokaklarda ve açık alanlarda bulmuştuk. Biz de komşularla beraber arabalara doluşup kendimizi Çam tepeye atmıştık. Epey bir süre orada kaldıktan sonra sabaha doğru ancak evlerimize dönebilmiştik ve durumun vahametini ancak o zaman anlayabilmiştik. Biz depremin sadece Balıkesir ve çevresinde olduğunu sanıyorduk ama gördüğümüz manzara korkunçtu ve anlatılacak gibi değildi. Aman Allah ım başta merkezi Gölcük olmak üzere İzmit, Yalova, Sakarya, İstanbul ve diğer ufak yerleşim birimleri yerle bir olmuştu. Ülkemiz şimdiye kadar böyle bir felaketi yaşamamıştı. Ölenler, sakat kalanlar, enkaz altından günler sonra kurtarılanlar günlerce yaşandı, anlatıldı ve çeşitli yayın organlarından izledik, üzüldük, ağladık, yas tuttuk ve halende aynı üzüntüyü yaşamaya devam ediyoruz. Ben ne zaman Gölcüğe gitsem özellikle en fazla depremin tam merkezi olan o deniz kenarında ki Kavaklı bölgesine gidiyor oralarda dolaşıyor o gece yaşananları hatırlamaya çalışıyorum. Anlatılacak ve yazılacak çok şey olmasına rağmen benim en fazla dikkatimi çeken önemli birkaç konuya dikkat çekmek istiyorum, bunların en önemlisi aradan bunca yıl geçmesine rağmen Gölcükte ne kadar yeniden yapılanma ve değişim yaşansa bile depremin izlerinin tam olarak silinmediği ve yıllar geçse bile unutulmasının imkânsız olmasıdır. İkinci husus başta Kavaklı bölgesi olmak üzere diğer sahil boylarında denizden doldurulup ne yapılmışsa depremde hepsi yıkılmış ve deniz hepsini tekrar içine almış, yani bir başka deyimle deniz insanlardan verdiği yerleri geri alarak, intikamını almış. Bir diğer ibretlik olay da tamamen yıkılan bazı yerler fay hattında olduğundan ve üzerine bir şey yapılmayıp boş bırakılmış bazı bina ve arsa yerleri tamamen temizlenmiş olmasına rağmen aradan geçen bunca yılda tamamen kuru toprak halinde kalıp üzerinde yeşil bir otun bile bitmeyip, yeşermemiş olmasıdır. Ülkemiz ne yazık ki tam bir deprem kuşağı üzerinde, bunun için zaman zaman büyük küçük depremler yaşıyoruz ve uzmanlar devamlı bu konularda uyarıcı konuşmalar yapıyor ve her şeyden en önemlisi her zaman depreme hazır olmamızı depremle beraber yaşamamızı anlatıyorlar. Yine bir diğer önemli konu da deprem de insanları depremin değil depreme dayanıklı olarak yapılmayan binaların öldürdüğünü söylüyorlar. Gölcükte bunun en güzel örneğini bizzat kendim müşahede ettim. Depremin merkezinin yaşandığı Kavaklı bölgesinden şehir merkezine gelen yolun deniz tarafında askeri lojmanlar vardır ve bu binalar depremde fazla bir hasar görmemiş ve yıkılmamışlar, ama hemen caddenin karşı tarafında bulunan aynı deprem kuşağında ki sivil binaların hemen hemen hepsinin yıkılmış olmasıdır. Demek ki o binaları yapanlar düzgün malzeme kullanmamışlar. Bu çok acı bir şekilde kendini hemen belli ediyor. Bunun gibi daha anlatılan ve anlatılacak birçok ibretlik ve ders alınacak olaylar vardır.
Dünyanın en çok deprem olan ülkesi Japonya da daha kısa bir süre önce meydana gelen 7.1 lik depremde sadece 9 kişi yaralanıyor. Adamlar artık depremle iç içe yaşamaya iyice alışmışlar ve ona göre tedbirini alıyorlar.Biz de onlar gibi tedbirimizi almamız ve sağlam binalar yapmamız gerekiyor.
Eğer bir gün ayağınız Gölcüğe uğrarsa depremin merkezi olan Kavaklı bölgesini mutlaka gezin ve 2007 yılında yapılan o deprem anıtını mutlaka görün ve o gece yaşananları yine hatırlamaya çalışın. Bir diğer önemli hususta bizim millet olarak çok şeyleri çok çabuk unutma huyumuz vardır, ama sakın ha sakın o gece yaşadığımız o korkunç felaketi hiçbir zaman unutmamaya çalışalım. Allah bize bir daha böyle bir felaket gecesi yaşatmasın. Sağlıklı ve esen kalın...Aslan TORUN
Yorum yapın