Yıllardır krizlerle iç içe yaşıyoruz. Her sekiz, on senede bir ortaya çıkan ekonomik krizler, doğal afetler, terör, salgın hastalıklar, yolsuzluklar, ülkemizin çevresini saran savaşlar derken, bir türlü düzlüğü çıkamadık…

 Öte yandan her türlü zorlukları yaşayarak, güçlenip ayakta daha da sağlam durma becerisini edindik, çoluk, çocuk, genç, yaşlı…

Elbette güven duygusunu da kaybederek…

Özellikle gençlerin geleceklerine, ülkelerine olan umutları gitgide azalıyor. Çalışsalar da sınıflarını geçseler de, en iyi okullardan, en iyi derecelerle mezun olsalar da, gelecek, onlara umut vaat etmiyor. Çünkü hak edenler, hak ettikleri yerlere gelemiyor, uzmanı oldukları alanlarda ilerleme şansları olmuyor, olamıyor, genellikle! Gençler; çalışmakla, başarıyla, azimle, istedikleri, hedefledikleri mevkilere, makamlara gelebilme umutlarını çoktan kaybetmiş durumdalar…

Gençlerin geleceğe dair hedefleri var ama güvenleri ve umutları yok!...

Aileler zaten ekonomik krizlerin de etkisiyle zor durumda kaldıkları için sınırlı şartlarda, kısıtlı imkanlarla okutmaya çalıştıkları çocuklarının her ihtiyacını karşılayamıyor, daha da kısıtlamaya gitmek zorunda kalıyor. Gençler de geleceğe dair güvensiz durumda, içinde bulundukları koşullar epeyce ağır ve bir de kısıtlı ve sınırlı bir sosyal yaşama mahkum durumda kalıyorlar…

 Bunun sonrasında da başta aileleri, öğretmenleri, yakın çevresiyle ilişkilerinin bozulması, derslere ilginin azalması, isyankar agresif, sorumsuz ve kendilerini disipline etmekten aciz bir gençlik olarak çıkıyor karşımıza…

 Çok basit nedenlerle ortaya çıkan kavgalar, dövüşler, suç işlemeye eğilimli ve kolayca şiddete başvuran insanlarla dolu bir topluma dönüşüyoruz…

 Ülke olarak çok zor bir dönemden geçiyoruz. Hepimizi oldukça etkileyen bu zorlu süreçte depresif ruh hali dalgalar halinde yayılıyor, tümümüze yansıyor. İsteksizlik, bezginlik, mutsuzluk, korku ve endişe adeta bulaşıcı bir hastalık gibi, dar ve sabit, hatta orta gelir tabakasında tutunmaya çalışan aileleri de sarmış, sarmalamış durumda. Ekonomik krizin psikolojik boyutu da maddi boyutu kadar gerçektir aslına bakarsanız. Ülke ve toplum olarak bugüne kadar ne krizler yaşadık, atlattık. Tüm bunları yaşayarak gördük, belki de alıştık, kanıksadık. Şimdi de bu durum bizi korkutuyor, uykularımızı kaçırıyor. Suratlar asık, TV’lerde haber programları izlemeye bile tahammülümüz kalmadı!..

 Ama ne yapıp ne edip, bu krizi de atlatacağız. Güzel ve aydınlık yarınlara elbette erişeceğiz, diye düşünüyorum, buna inanmak istiyorum…

“Eğitilmiş insanların umutları, bilgisizlerin zenginliğinden daha değerlidir!..”