“Tamam, Hanım Derim”.
Günümüzde eşler arasında sürekli "benim dediğim olacak, haklıyım-haksızsın" tartışması yaşanıyor ve kadın tartışmadan kaçarak kendi iç dünyasına kapanıyor. Sıkıntılarını de içine atıyor. Kendisini ciddiye alınmayan, işe yaramayan birisi olarak görmeye başlıyor ve yalnızlık hissediyor. Çoğu zaman da günümüzün hastalığı olan depresyona giriyor.
Erkek zaten güçlüdür. Gücünü ispat etmek için eşi ile bir çatışmasına girmesine gerek yoktur. Böyle davrandığı zaman kendisine teslim edilen kutsal emanete zarar verebilir.
“Acaba o kutsal emaneti elde tutmak mı güçlülük? Yoksa yere çalıp parçalamak mı?”
Güçlü insan her zaman sakin, kendine güvenen ve sessiz olandır. Kişi, dayatmalarıyla, zorlayarak uyguladığı yaptırımlarla, benim sözüm geçer, son söz benim olur mesajını veriyorsa, o kişinin kendine güveninin zayıf olduğunu ve başkalarını ezerek bir yerlere gelmek istediğini düşünebiliriz.
Toplum yapısı ataerkil olarak nitelendirilen ülkemizde sanılanın aksine çoğunlukla kadınların dediği oluyor. Ev düzeni, çocuk, alışveriş, akraba ve komşu ile ilgili konularda son sözü kadınlar söylüyor iddiaları yok değil.
Evliliği ayakta tutan ve geliştiren şey dengedir. Evlilikler zamanla dengeyi bulan, uyum sağlayan organizmalardır. Nasıl birey kendi içinde uyumlu sağlayamadığı, sözleri, eylemleri ve inançları farklı frekanslarda olduğu zaman sosyal kabul görmüyorsa, evliliklerde de uyumsuzluk kötü sonun habercisidir.
“Ben erkeğim, bu evde benim sözüm geçer, ben bu evin reisiyim” şeklinde baskınlık girişimleri aile içinde hem adil değildir hem de iletişimi kesintiye uğratır. Demokrat, adil, eşitlikçi bir tartışma ortamı oluşturulmalıdır. Yani her iki tarafın da sözü aynı oranda geçmelidir.