DOBRA DOBRA

Tıpkı daha önce olduğu gibi; 'Şimdi bu da ne, ne demek istiyorsun, şunun Türkçesinin söylesen de
bizde anlasak!' falan diyeceksiniz ama kitlesel biçimde ve de yoğunlukla akıl tutulmasının aymazlık
halini yaşarken elbette ki 'kamuoyunun genel görünüme bakışı' anlamına gelen, 'efkar-ı umumiyenin
manzara-ı umumiyesi' şeklindeki arapça ve farsça sözcüklerden kurduğum Osmanlıca cümleyi 'en
koyu Osmanlı hayranı safdiller' dahi anlamaktan yoksun iken 'kafası epeyce karıştırılmış, beyin
hücreleri dumura uğramış olanlar ne yapsın' diye birdenbire düşünmekten kendimi alamadım. O
nedenle kusura bakmayın, lütfen!..
Aslında aynı ve de benzer başlık ya da içerikle kaleme aldığım, bu sütunlarda son 5-6 yıl içerisinde 3
veya 4 kez sizlerle paylaştığım bu yazımı tekrardan yine sunmamın nedeni elbette zaruret hasıl
olduğundandır. Geçenlerde yine bu sütunlarda yazdım; 'Memleketin pür meali, pür melal olmuş
vaziyettedir.' Yani 'memleketin hali, vaziyeti kasvetli, sıkıntılı ve de çok hüzünlüdür.'
İşte bu ahval ve şerait içinde sesleniyorum, daha doğrusu haykırıyorum; Memleketimin basını veya
geniş geniş kapsamlı ifadesiyle medyası, yani gazete, dergi, radyo ve televizyonlarla internet
üzerinden faaliyet gösteren yayın organlarında halen çalışan veya bir bahaneyle işten çıkarılmış çok
değerli çocukları, bu memleketin çile çeken fikir emekçisi evlatları, bu milletin müşterek sesi
denilen gazetecileri, yazarları çizerleri!.
Duyun, sesimi, feryadımı, hepinize sesleniyorum!..
Gazetecilik ahlak ve bağımsızlığının korunma imkan ve şeraitinin (olanak ve koşullarının) artık çok
namüsait mahiyette tezahür ettiği malümlarınızdır. ( çok uygunsuz koşullarda süregeldiği
bilinmektedir.) Meslek ahlakınızı tesiri (etkisi) altına alan ahval ve şeraitten (ortam ve koşullardan)
çıkan manzara-i umumiye (genel görünüm) ezcümle şöyledir:
Cebren veya hile ile gazete, mecmua(dergi) radyo ve televizyonlarıyla bütün matbuat(basın-medya)
kahir ekseriyetle(çoğunlukla) zaptu rapt altına alınmış, şu ana kadar alınamayanlar ise tehdit, baskı
ve her türlü zorlamalarla zaptu rapta alınmak istenmektedir. Bilhassa son 19 seneden beri
gazetecilerin sesi, soluğu kesilmeye çalışılmaktadır, hatta önemli bir ekseriyetinin sesi soluğu
kesilmiştir. Matbuat yani basın daha doğrusu medya patronlarının bu meslekte çalışanlarla
çalıştıranlar arasındaki münasebetlerin düzenlenmesine dair kanunun menfaatlerine( çıkarlarına)
fevkalade aykırı olduğuna karar vermişler ve ilgili kanunları kendi çıkarlarına müsait olacak şekilde
değiştirilmesini sağlamışlardır. Böyle yapılarak yani basının sesi kısılmış hatta kesilmiş,
demokrasinin en temel gereği olan çok seslilik yok edilmiş, yandaş basın inşaa edilerek tarafsızlık
ve bağımsızlık bu meslekte yok sayılmıştır. Bu vaziyet, kanaatim odur ki, memleketimizdeki
demokrasinin perişan edilmesi anlamına gelmektedir. Çünkü yine bilhassa son 19 senedir
memleketin doğal kaynaklarını ve halkı soyup soğana çevirenler kendilerini vatansever ilan etmiş,
hukuku hiçe sayılmış, yargı güvenilirliğini kaybetmiştir...
Buraya kadar merakla, ilgiyle beğeniyle okuduysanız ve de anladıysanız, devamında ne yazacağımı
eğer merak ediyorsanız, yarın yine bu sütunlarda yazacaklarımı, sizlere anlatacaklarımı
bekleyeceksiniz. Bugünlük bu kadar!..