Bir ecza dolabı dendiğinde akla ilk gelen şey; ağrı kesiciler, yara bantları, antiseptikler ve belki birkaç vitamin olur. Oysa ki, insan sağlığı sadece bedensel iyilik haliyle sınırlı değildir. Zihin ve ruh sağlığımız da en az vücudumuz kadar ilgiye ve bakıma muhtaçtır. İşte tam da bu noktada, bir ecza dolabında kitapların da bulunması gerektiği fikri kulağa hiç de garip gelmemeli.

Kitap okumak, bir tür zihinsel detoks gibidir. Yoğun ve stresli bir günün ardından sayfalar arasında kaybolmak, zihni sakinleştirir ve endişeleri bir nebze olsun hafifletir. Bilimsel çalışmalar, düzenli kitap okumanın stres seviyelerini azalttığını, uyku kalitesini artırdığını ve hafızayı güçlendirdiğini ortaya koyuyor. Peki, bu kadar olumlu etkisi olan bir alışkanlık neden ecza dolabımızda yer almasın?

Kitaplar sadece bilgi kaynakları değildir; aynı zamanda duygusal destek sunan sessiz dostlardır. Bir romanın sayfalarında empatiyi öğrenir, bir kişisel gelişim kitabında kendimizi tanır, bir şiir kitabında duygularımıza tercüman buluruz. Tıpkı bir ağrı kesici gibi acılarımızı hafifletebilir, tıpkı bir vitamin gibi ruhumuzu besleyebilirler.

Ecza dolabında bir kitap bulundurmak, ihtiyaç duyduğumuzda elimizin altında bir şifa kaynağı olması demektir. Bir doz umut, bir doz ilham ve belki birkaç doz kahkaha... Kitaplar, ruh sağlığımız için yazılmış reçetesiz ilaçlardır.

Bu yüzden her evin ecza dolabında bir kitap bulunmalı. Ağrı kesicilerin yanında bir şiir kitabı, antibiyotiklerin yanında bir roman, vitaminlerin yanında bir kişisel gelişim kitabı... Çünkü sağlıklı bir beden, sağlıklı bir ruhla tamamlanır. Kitaplar, yaşamın karmaşasında bize huzur ve bilgelik sunan sessiz şifacılardır. Öyleyse, ecza dolabınızı açın ve oraya bir kitap yerleştirin. Kim bilir, belki de aradığınız şifa o satırlarda saklıdır.

Saygılarımla.