DİNSEL ALDATMA VE KANDIRMACALAR YASAKLAR, DAYATMALAR VE BASKILAR

Günümüz Türkiye’sinin ekonomik, sosyal ve siyasal tablosuna güncel ölçekte ama geniş perspektiften bakıldığında yani daha anlaşılır biçimde ifade etmek gerekir ise; fotoğrafın geniş ölçekli biçimine ‘BÜYÜK RESMİNE’ bakıldığında yorum yapmakta epeyce zorlanıyorum..

Şimdi anlatacaklarımı sizlerin de benim gibi, anımsayacağınızı umuyorum; Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, aylar önce katıldığı ve konuşma yaptığı bir toplantıda “İktidar olduk ama kültürel hâkimiyeti bir türlü kuramadık” sözleriyle aslında neyi kastettiğini anladınız mı, bilmiyorum, ama bu sözler doğru ve gerçek anlamda ne denli tartışıldı, onu da bilemiyorum, ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaşlık ve uygarlık konusunda 99 yıldan bu yana, yani bugüne değin elde ettiği kazanımları karşısında ne yaparlarsa yapsınlar bir türlü istedikleri ölçüde ‘kültürel egemenliği’ oluşturacak ve kuracak biçimde “karşı kültür” kuramadıklarından yakındığını rahatça söyleyebilir miyiz, elbette söyleyebiliriz..

‘Kültürel egemenliği kurmadık’ sözlerinden öncesi ve sonrasında onların yaşattıkları, yaşadıklarımıza bir göz atacak olursak; Son 20 yıl içerisinde peş peşe kurulan beş - on kişilik İslamcı, şeriatçı, yobaz ve bağnaz kafalara sahip tamamen köktendinci birtakım vakıf ve derneklerin “14 ahlaksız festivali yasaklattık” gibisinden övünerek yaptıkları açıklamalarını iktidarın ‘kültürel egemenliği’ kurma yolunda girişimleri, etkinlik ve çabaları olarak elbette görmeliyiz..

 Evet, bu türden vakıf ve dernekler valileri, kaymakamları yönlendirerek yasak kararları aldırdıklarını göğüslerini gererek böbürlenerek ve belgeler yayımlayarak ilan ediyorlar. Nitekim İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da hiç vakit geçirmeden bunlara sahip çıkıyor ve “festival adı altında bir dizi sahtekarın gayri kanuni olarak yapmak istediği hiçbir organizasyona devlet izin vermez” şeklinde TWEET atabiliyor. Yaklaşık 21 yıldır iktidarda olan bir partinin bugün geldiği nokta, büyük bir çaresizlikle her şeyi yasaklamak olarak görülmektedir. İktidar, uygarlık ve çağdaş toplum düşmanı ucube denilebilecek vakıf ve derneklerle devletin valilik ve kaymakamlıklarını da yasaklara alet edilmektedir. Buradan anlaşılan bence şudur; Yasaklamalar ve yasaklarla “kültürel hakimiyet” kurulması sağlanacaktır!..

Bence tüm bunlar beyhude çabalar ve gayretlerdir. Din ile aldatma, kandırma, dayatmalar, din eksenli, din kapsamlı, din odaklı yasaklar, zorlamalar hızı ve yoğunluğu seçimlere kadar artarak devam edecektir. Ama tüm bunlar demin de belirttiğim nafiledir, ters tepecek işler, güçlerdir. Bu durumu tek bir cümle ile ifade etmek gerekir ise, ki gerekiyor; İKTİDAR İÇİNE DÜŞTÜĞÜ ÇARESİZLİĞİNİ NAFİLE BİÇİMDE BİLİNÇALTINDAN DIŞINA VURMAKTADIR!..