DEPREM (ACIYLA YAŞAMAK)

Hepimizin acısı büyük. Sadece deprem bölgesinde ki insanımız değil bütün Türkiye yasta. Yaralarımız derin. Yazılması söylenmesi anlatılması zor. Hikayelerinde yüzlerce, binlerce dram taşıyan ve hepsi de gözyaşlarımızı silemeyeceğimiz türden. Acıları dindirmek için ne yapsan boş. Sarmaya kalksan sarılmıyor, merhem olmaya kalksan yetmiyor, teskin etmeye çalışsan yeterli olmuyor. Bir ülke topyekûn seferber olmuş durumda. Herkes bir şeyler yapmak için çırpınıyor. Ülkede herkes büyük bir fedakârlıkla çabalıyor. Yaşayan biri var mı, bir can daha kurtulur mu diye sabırsızlıkla bekliyor bir can, bir nefes için umutlanıyor bir hayat gözlüyor. Açlıkla susuzlukla mücadele zor ama hepsinden en zoru soğukla mücadele etmek. Zira hava buz gibi soğuk. Her geçen dakika, saat dünya kadar kıymetli. İnsan akıl sır ermez mucize kurtuluşlara şahit oluyor. Kurtarılan insanların bilhassa çocukların ilk sözleri insanı dehşete düşürüyor, yürek burkuyor.

Enkazın altından bir veya birkaç kişinin kurtarılması saatleri hatta günleri alıyor. Büyük bir sabır ve heyecanla orada saatlerce soğukta bekleyen insanlar sevincin bendini sel gibi aşan ancak iki kelime ile ifade edebiliyor. ALLAHU EKBER. Herkes yaşadığı büyük bir sevinci değişik sözlerle ifade edebilir ama böyle büyük bir sevinci bu iki kelimeden başka hiçbir söz ifade edemez.

Ama o da ne bu iki kelimeden rahatsız olan ve sosyal medya hesaplarından hazımsızlık yaşayan bazı TV kanalları, bazı gazete ve entel kişiler böyle acı bir günde bile bu iki kelimeden rahatsızlıklarını dile getirmeden edemediler. Bir gazeteci ^Böyle absurd bir şey görmedim diyor. Yine bir gazete rahatsızlığını dile getirerek uydurma bir ilahiyatçının ağzından ^^Bu bir cinayettir sözünü yazmış. Biri daha da ileri giderek tekbire örgüt propagandası diye saçmalamış. Bunlar sıcak odalarında çaylarını, içkilerini yudumlarken bir de bu tekbir nedir diyerek zıvanadan çıkıyor^^dinlemek zorunda mıyım diyerek ciyak ciyak ötüyorlar.

Bunlar acaba  deprem bölgesine gitseler yine böyle mi diyecekler..Oraya gidipte bazı olaylara şahit olsalar bilmem ki nasıl izah edecekler.Enkaz altından günler sonra çıkanların söyledikleri ve Allahın ilahi gücünün ve şahit olunan mucizelerin nasıl oluştuğunu nasıl izah edecekler anlamak mümkün değildir.

On günlük bir bebeği 5 gün boyunca aç, susuz, sütsüz, gıdasız nasıl beslendiğini ve ölmediğini nasıl izah edecekler.

5.günde kurtarılan bir çocuğun ^^Beni her gün bir abla geliyor bakıyor, besliyor, karnımı doyuruyordu, ama siz beni bulunca o abla gitti demesini neyle açıklayacaklar.

Ve yine elinde tespihiyle vefat eden amca, enkazdan çıkarılırken bile tesettürünü korumaya çalışan teyze, günlerdir namazımı kılamadım k diye ağlayan o tatlı kız ve enkaz altından çıkarılırken devamlı kuran okuyan o astsubayın halini neyle izah edecekler.

Enkazdan çıkarılan insanlar hiç kimseyi suçlamıyor hiç öfkeli konuşmuyorlar. Ölümün kıyısından dönüp hakikati kucaklamış insanların olgunluğuyla konuşuyorlar. Yani enkazın altındakiler üstündekilere büyük bir ders veriyorlar.

Bir nefes bir can daha kurtarabilir miyim diye canını hiçe sayarak çalışanlarda aynı durumda. En zor şartlarda mücadele ettikleri halde ağızlarından bir tane kötü söz çıkmıyor. Şikâyet etmeden tek dertleri var: yaşayan birileri varsa onlara ulaşmak. Ama sakın unutmayın ki Türk milleti konuşmaktan başka iş yapmayanları değil, çalışmaktan konuşmaya mecali kalmayanları yanında olacak.

Dilinden beddua eksik olmayanlar ülkenin dört bir yanından göğe yükselen duaların altında ezilip kalacaklar.

Siz sevinç ve coşkusunu ALLAHU EKBER(Allah büyüktür )diye haykıran insanları küçümser hakaret ederseniz bunun mutlaka bir karşılığı olacaktır.

Bu ülkenin insanının yüz yıllar boyunca inandığı en önemli değerleri –Tevekkül, kader, sabır ve gibi mefhumları nefretinizin karasıyla kirletmeye çalışacak, tekbir sesinden rahatsız olacaksınız,inananlara hakaret edeceksiniz sonra da bu ülkenin insanının size teveccüh edip sizinle beraber olmasını bekleyeceksiniz. Çok beklersiniz, bu millet sizi hiçbir zaman affetmeyecektir. Sağlık ve esenlik dileklerimle.