DENİZE DALIŞ DA VURGUN YEMEK NASIL GERÇEKLEŞİR?

İnsanlar tarih boyunca bazı gereksinimlerini karşılamak için denizin içine girmiştir. Bazı insanlar eğlence amaçlı dalgıçlık yapmış, bazıları denizin dibinden besin maddeleri çıkarmış kimisi ise denizi temizlemek için su altında bulunmuştur.
Deniz seviyesinde olan hava basıncı 1 atmosferdir. İnsanlarda bulunan solunum ve dolaşım sistemi 1 Atmosfer olan basınca göre ayarlıdır. Suyun içinde derine doğru gittikçe basınç daha da artmaktadır. Her 10 metrede 1 atmosfer basıncı artmaktadır. Mesela 50 metre derine inen bir yüzücünün vücudunun her santimetrekaresine denizdeki suyun yapmış olduğu basınç miktara yüzeye oranla 5 misline çıkmaktadır.
Derinlere gidildikçe akciğer kapasitesi düşer ve kan basıncı artar. Bu olaylar sonucu vücut ısısı düştüğü için kalp atışları hızlanır ve bilinç gitmeye başlar.
Derinlere inmede kritik eşik 30 metredir.30 metreden daha derinlere dalacak olanlar mutlaka tüp kullanmalıdır. Derinlere daldığımızda ve süratle su yüzeyine çıkıldığında ani olarak değişen atmosfer basıncından dolayı vurgun yenilmektedir. Aniden su yüzeyine geldiğimizde gazlar süratle genleşir. Özellikle azot gazı damarlarda genleşerek hayati vücut hasarlarına neden olur.
Vurgun Nedir? Dalgıçlarda Vurgun Yeme Olayı Nasıl Oluşur?
Dalış ile birlikte basınç artmaktadır. Vücut dokularında erimiş halde bulunan azot gazı basıncın azalması ile sıvı halden gaz haline geçer. Bundan dolayı doku ya da kan damarları içinde kabarcıklar oluşur. Bu ise damarlarda tıkanmalara sebebiyet vermektedir. Tıkanma ile birlikte vurgun yiyen hastada kan akışı engellenmektedir. Acil müdahale yapılmadığı takdirde doku kaybına neden olabilir.
Vurgun yiyen kişilere ne yapılmalıdır?
Vurgun yiyen yani dekompresyon geçiren kişiler acilen basınç odalarına alınmaktadır. Burada tekrar vurgun yediği derinlikteki atmosfer basıncı verilir. Sonrasında ise bu basınç kademeli olarak azaltılır.
Diğer bir yöntem ise vurgun yiyen kişinin aynı derinliğe tekrar götürülmesidir.
Vurgun yememek için nasıl davranmalıyız?
Dalgıçların vurgun yememesi için su yüzeyine daha yavaş ve kademeli olarak çıkması gerekmektedir. Hatta bazı derinliklere geldiğinde biraz beklemelidir. Dalgıçlara bu eğitim verilmektedir. Kısaca anlatacak olursak dekompresyon hastalığına karşı alınacak en güzel önlem çıkış hızımıza dikkat etmek ve dip zamanı kurallarına uygun bir biçimde dalış yapmaktır.
**Vurgun hastalığı olarak da bilinen dekompresyon hastalığı temelde solunum gazı olarak hava kullanarak yapılan dalışlarda görülen bir dalış hastalığıdır. Bunun yanında basınçlı tünel işçilerinde görülen Caisson Hastalığı’da bir dekompresyon hastalığıdır.

/////

İNTİKAM TAŞI

İşlerin ters gittiği bir ülkede, bir zamanlar zengin ve soylu bir adam, kendisinden iyilik isteyen fakir adamı uzaklaştırmaya çalışıyor du. Fakir adam bu durum karşısında oradan kaçmaya başladığında zengin ve soylu adam, fakir adamın arkasından taş attı. Bunu görenlerin canı sıkıldı. Fakat niçin taş atıldığı konusuna hiçbir anlam veremediler. Fakir adam kendisine atılan taşı yerden alıp cebine koydu, yoluna devam etti ve yıllarca o taşı cebinde taşımaya devam etti.
Aradan günler aylar geçti. Fakir adamı taşlayan zengin adamın başına bir sürü felaketler geldi. Ayrıca, dolandırıcılık işine karıştığı için ülkenin sultanı tarafından tüm servetine el kondu.
Bu kişi o yöredeki adetlere göre de bir eşeğin sırtına ters binmiş halde şehrin her tarafında teşhir edilecekti. Şehrin sokakları arasında dolaştırılırken adamın duyduğu hakaretlerin haddi hesabı yoktu.
Bu olayı seyredenler arasında kendisine taş attığı fakir kişi vardı. Kendisini kovalayan taş atan bu adamı hemen tanımıştı. Fakir adamın eli hemen cebine gitti taşı aldı ve bir zamanlar onu aşağılamış olan adama atmak elini havaya kaldırdı. Tam o sırada birden taşı yere bıraktı. Üzgün bir yüz ifadesi ile oradan uzaklaştı.
Kendi kendine söylenerek oradan uzaklaştı. Giderken şunları söylüyordu. “İnsanoğlu yaşadığı sürece kötülükler ve iyilikler bitmez. Bazen insanlar başına gelen olaylardan dolayı bazı kişilere intikam duygusu besler. İntikam kötü bir şeydir. Sonu yoktur. Özellikle, zengin ve mutlu olduğu sürece düşmanından intikam almaya kalkışmak aptalca ve tehlikelidir. O kişi düşkün bir hale geldiğinde ise intikam almaya kalkışmak ise insanlığa yakışmaz.”
Bir hatırlama yapayım. Çinlilerin çok güzel bir atasözü var.”Bene kimseyi öldürmem, o zaten ölecek.” Bu yüzden intikam almak için birilerini öldürmenin bir anlamı yok. Adli yönden ve dini yönden insan öldürmenin de cezasının çok ağır olduğunu unutmayalım. Her zaman “af etmek” en iyisidir. Çünkü, herkes ölecek.