Çocuklar da ahirette ana ve babalarına şefaat edeceklerdir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Çocuğa; ‘Cennete gir!’ denir. Üzülerek kendini yere atar. ‘Babam ve annem olmazsa girmem!’ der.”
“Çocuklar, Cennet kapısının önünde toplanırlar. Hep birden bağırıp, anne ve babalarını isterler. Bağırmaları, anneleri ve babaları oraya gelinceye ve her biri babasının ve annesinin elini tutup Cennete girinceye kadar devam eder.”
“Küçük çocuk anne ve babasını Cennete çeker. Şimdi ben, nasıl senin elbisenden tutuyorsam, çocuk da babasının elbisesinden böyle tutar.”
“Ey hanımlar! Sizden kim, kendinden önce âhırete 3 çocuk göndermişse, o çocuklar Cehennemden ona perde olur.
Orada bulunan hanımlardan birisi dedi ki:
- Yâ Resûlallah! İki çocuğu ölürse de Cehenneme perde olur mu?
- İki tane de olsa, Cehenneme perde olur.
- Yâ Resûlallah! Bir çocuğu ölse de yine, perde olur mu?
- Allahü teâlâya yemin ederim ki, eğer annesi sabredip, sevabını Allahü teâlâdan beklerse, annesini çekip Cennete sokar.”

ÇAMAŞIRI İÇERDE KURUTMAK
Kış aylarında yağmur ve soğuk hava sebebiyle dışarıda kurumayan çamaşırlar evde kurutulmaya çalışılıyor. Bunu alışkanlık hâline getirmek, ilerleyen zamanlarda birçok sağlık problemleri meydana çıkarabiliyor. Radyatörün üzerine veya çamaşırlıklara asılmış çamaşırlar, evin içerisindeki nem oranını lüzumundan fazlaya çıkarırlar. Odalardaki nem seviyesi idealin altına düştüğünde de, virüsler küf mantarları ve bakteriler daha uzun zaman havada kalıyor. Yakınınızda hapşıran birinin varlığı hastalıklara davet çıkarıyor. Bunun sebebi burun ve boğaz kuruluğu arttığından hava yolunun filtreleme görevini tam olarak yerine getirememesindendir. Bu durum, kronik akciğer hastalıkları olanların şikâyetlerini arttırıyor. Alerjik astımı olan hastaların; az halı ve filtreli elektrik süpürgeleri kullanması, evi sık sık havalandırması lâzımdır.

EN TUHAF SAVAŞ
Osmanlı ordusunun tek bir kılıç sallamadan kazandığı Sebeş Savaşı. Dünya savaş tarihinin en ilginç hikâyesine konu oldu. Düşman ordusu kendisini imha etti. Şebeş Muharebesi Osmanlı ile Avusturya arasında 1788 yılının 17 Eylül akşamında yaşandı.
Yaklaşık 100.000 kişilik Avusturya ordusu Osmanlı ile savaşmak için Karanşebes kasabası yakınlarında kamp kurar. Askerlerin bir kısmı Osmanlı askeri aramak için nehrin karşısına geçer, ancak Türk askerine rastlamazlar. Bu sırada bir çingene konvoyuna denk gelirler. Onlardan içki fıçısı satın alan askerler içmeye başlarlar. Ekibin dönmemesinden şüphelenen ordu, bir ekibi aramak için yollar. Bu piyade ekibi, içki partisindeki askerleri görünce, geri dönüp bilgi vermek yerine âleme katılmak isterler.
Kendilerinden geçen ilk askerler gelen askeri ekibe içtiklerinden vermek istemezler ve içki fıçılarının etrafını sararak korumaya çalışırlar. Çıkan çatışma sırasında bazı piyadeler, korkutmak için "Turciiii Turciiii" (Türkler!..) diye bağırırlar. Gerçektende Türklerin geldiğini düşünüp kaçmaya başlarlar.
Avusturya ordusu İtalyanlar, Slavlar, Avusturyalılar ve çeşitli azınlıklardan meydana geldiği için aralarında iletişim problemi sebebiyle birbirini anlayamayınca işler iyice karışır. Askerlerin kaçıştığını gören Avusturyalı subaylar Almanca durun anlamında "Halt! Halt!" diye bağırırlar. İşler içinden çıkılmaz bir hâl alır. Almanca bilmeyen askerler bunu; "Allah!.. Allah!.." nidâları olarak anlar. Süvarilerin dörtnala geldiğini gören bir birlik kumandanı, Osmanlıların saldırısına uğradıklarını zannedip, topçulara ateş emri verir. Bu sırada, çatışma sesini duyan askerler kaçmaya başlar. Askerler gördükleri her gölgeyi Türk zannedip vurmaya başlarlar. Ancak öldürdükleri kendi askerleridir. Çıkan bu kargaşada Avusturya ordusu kendini yok eder, Avusturya İmparatoru ve Arşidük 2. Joseph atını sürerken attan düşüp sakatlanır.
Osmanlı ordusu 2 gün sonra oraya gelir. 10.000 kadar ölü ve yaralı ile karşılaşır ve Karanşebeş şehrini rahatça ele geçirir. Bu savaş da en tuhaf savaş olarak anılmaya başlanır.