BUGÜN 1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMI..

Ülkemizde yüz yılı aşkın bir zamandır kutlanan, çalışanların en ‘küresel’ ve ‘evrensel’ nitelikteki bayramı, 1 Mayıs İşçi Bayramıdır!.

1 Mayıs’ın kutlamaları dünyadaki kapitalist ülkelerin çoğunda, artık yerleşik ve olağan hale geldiği için, kimi ülkelerde sadece bir avuç insanın, kimi ülkelerde ise milyonların sokaklara çıkıp neşeyle kutladığı bir gün olması gerekiyor. Ama ne yazık ki, 1 Mayıs’lar ülkemizde olduğu gibi, halen birçok ülkede ‘işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü’ olarak bir bayram havasında kutlanamıyor. Günümüzde hala kutlamalardan korkan, emeğiyle geçinenlerin ortaklaşa yapacağı etkinlikleri engellemeye çalışan tıpkı bizdeki gibi ülkeler ve o ülkelerde birbirinden despot iktidarlar mevcuttur. Sermaye sınıfının tüm gösterilerine alabildiğine açılan meydanlar ve salonlar, işçilerin ve sendikaların haklı taleplerine saçma sapan bahanelerle kapatılmak istenmektedir. Türkiye’de 1 Mayıs’ın resmi tatil günü olarak kabul edilmesinin üzerinden tam 13 yıl geçmiş olmasına rağmen, yine de 1 Mayıs kutlamaları kısıtlamalar ve yasaklamaların gölgesinde tedirginlik ve korkularla gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Aslında 1 Mayıs mücadelesi, işçilerin bir sınıf olarak doğuşundan bu yana geçen yüzyıllar içinde, sömürüye karşı yürütülen mücadelenin ayrılmaz bir parçasıdır. 1 Mayıs’ı doğuran taleplerin, yani daha az çalışma talebinin ortaya çıkışı, çalışanların en ayırt edici siyasal özelliklerinden biridir. İşte Bu nedenledir ki, 1 Mayıs mücadelesinin başarıya ulaşması, emeğiyle geçinen herkesin yararına olmuştur. O nedenle bugünkü yazımda 1 Mayıs’ın değerlendirmesini birbirinden ayrılmaz biçimde ama iki ayrı bölüm halinde ele almak istiyorum. Bugün 1 Mayıs’ın nasıl doğduğunu, hangi uluslararası kuruluşlar aracılığıyla dünya işçi sınıfının ana gündemi haline dönüştüğünü, sonrasında ise tarihsel süreç içerisinde 1 Mayıs kutlamalarının ülkemizdeki seyrini ve gelişimini sizlere anlatmaya çalışacağım. 1 Mayıs aslında tüm dünya işçilerinin kutladığı birlik, beraberlik ve dayanışma günüdür. Pek çok ülkede günümüzde resmi tatil olarak kutlanan 1 Mayıs, yüz yirmi yılı aşkın bir geçmişe sahiptir. 19. yüzyılın sonunda işçiler en zor ve en kötü koşullarda çalıştırılıyordu. Kapitalizmin gelişme sürecinde işçiler neredeyse karın tokluğuna ve günde 15 saate varan süreyle çalışmak zorunda bırakılıyordu. Hatta işçilere imzalatılan sözleşmelerde çalışma sürelerinin günlük 19 saate kadar çıkarılabileceği yazıyordu. 1 Mayıs'la ilgili ilk tohumlar Amerika Birleşik Devletleri’nde atıldı. 1880 yılında 500 bin kadar işçi, bir iş gününde ‘8 saat mesai yapmak’ için mücadele başlattılar. Bu amaçla 1881 yılında ‘Örgütlü Meslek ve Emekli Federasyonu’ kuruldu.1884 yılında Amerikan Emek Federasyonu'nun Chicago’da yaptığı toplantıda ‘8 saat çalışma’ düzeninin iki yıl sonra başlatılması kararı alındı. Bu dönemde yapılan eylemlerde öldürülen Amerikalı işçiler oldu, 1400 civarında işçi işten atıldı. Amerikan Emek Federasyonu'nun kararlaştırdığı gibi 1 Mayıs 1886'da tüm Amerikan eyaletlerinde vasıflı, vasıfsız tüm işçilerin katıldığı grevler başlatıldı. Eylemlerin en büyüğü Chicago’da gerçekleştirildi. 350 bin kişinin katıldığı eyleme Polis, çok sert biçimde müdahale etti ve sonucunda çok sayıda işçi hayatını kaybetti ve yaralandı. 1886’da Amerikan tarihinde ilk kez işçi sınıfı böyle büyük bir ayaklanma gerçekleştirmiş oldu. İşçilerin iş bırakması ülkede yaşamı adeta felç etti. İşçi sınıfı, işverenler ve siyasetçiler arasındaki gerilim giderek arttı. Eylemlerin ardından işçilere yönelik tehditler ve işten çıkarmalar başladı. Olaylara sebep olduğu düşünülen 8 işçi idam edildi. İdam edilen işçilerin cenazesine yüz binlerce insan katıldı. 1888 yılında, Amerika Emek Federasyonu ‘8 saat çalışma’ koşulu kabul edilene kadar her yıl 1 Mayıs’lar da gösteriler düzenlemeye karar verdi. Aynı tarihlerde Fransa ve Belçika işçi sendikaları da 1 Mayıs'la ilgili benzer kararlar aldı. 1889 yılında Paris'te gerçekleştirilen 2. Enternasyonal toplantısında, 1 Mayıs’ın ‘İşçilerin uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü’ olduğunu kabul ve ilan etti. Bu tarihten bu yana ‘1 Mayıs’ her yıl tüm dünyada ‘İşçi Bayramı’ olarak kutlanmaktadır. Ülkemizde 1 Mayısların kutlanmaya başlanması Osmanlı dönemine dek uzanır. Bizim topraklarımızda da Avrupa ve Amerika’daki fikri akımlarından etkilenen örgütler kurulmuştur. Bilinen ilk işçi örgütü, illegal olarak oluşturulan Amele Perver Cemiyeti 1871 tarihinde kurulmuştur. Eldeki kayıtlara göre, ilk grev, Haliç tersane işçilerinin 1872 tarihinde yaptıkları grevdir. O dönemde, Padişah Abdülhamit Han yönetimine karşı kurulan örgütlerin bir kısmı 1889 yılında kurulan ‘İttihad-ı Osman-i Cemiyeti’ gibi yüksek askeri ve mülki bürokratlardan oluşuyordu. 1895 yılında Paris’te gizli olarak kurulan Amele Perver Cemiyeti ise, o dönemde büyük acılar çeken emekçilerin dertlerine ortak olmak amacıyla, ‘işçi, emekçi sınıfı’ fikirlerinden etkilenen aydınlar tarafından oluşturulmuştu. Kimisi geniş çevreleri etkileyen kimisi ise dar kalan bu işçi örgütlenmeleri, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 24 Temmuz 1908 tarihinde iktidara geçmesinden sonra hızla açığa çıktılar. Sendikalar kuruldu, ilk kez yaygın grevler yapılmaya başlandı. İkinci Meşrutiyet’in ilan edilmesinden bir iki hafta sonra Sofya, Selanik, Ereğli, Adana gibi büyük kentlerde yüzlerce grev ve iş bırakma eylemleri yaşandı. 13 Ağustos-15 Eylül arasındaki bir ayda, kayıtlara geçen yüzlerce direnişin ardından, 25 Eylül’de sendika ve grev yasağı tekrar kondu. İttihat ve Terakki’nin iktidar döneminin Birinci Dünya Savaşı’na kadar geçen sürecinde Üsküp’te, Selanik’te, İstanbul’da dünya işçileriyle aynı zamanda 1 Mayıs gösterileri yapıldığı bilinmektedir. Bir kez daha tüm emekçilerin 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı içtenlikle kutluyorum. Yaşasın emek dayanışması, kahrolsun emek ve emekçi düşmanları!.