BU KAFA YİNE SEÇİM KAYBETTİRSE ŞAŞIRMAM!.
Cumhurbaşkanlığı bir ve ikinci turu ile milletvekili genel seçimleri 14-28 Mayıs’ta geldi geçti ama ülkemiz çok değil dokuz buçuk ay sonra yerel seçimlerin havasına şimdiden girdi bile..
Eskilerin deyimiyle ‘yeni bir seçim sathı mailine’ girmiş bulunmaktayız, sizin anlayacağınız. Gerçi Önümüzdeki yıl Mart sonunda gerçekleştirilmesi öngörülen yerel seçimlere kadar ‘derelerin altından çok sular gelir, geçer’ ama daha şimdiden aymazlıkları, ‘gaflet ve delaletleriyle meşhur birileri’ henüz ‘dereyi görmeden paçaları sıvama’ arzusu içine girmiş, hatta çoktan pantolonun paçalarını dizleri kadar sıvamış bile..
Şunu kast ediyorum; Cumhuriyet Halk Partisi’nin çiçeği burnunda milletvekili, önceki İl Başkanı Serkan Sarı, birkaç gün önce, düzenlediği basın toplantısında 2024 yerel seçimlerinde iddialı olduklarını ve seçimleri Balıkesir il genelinde farklı kazanacaklarını söylemiş, bunu söylemekle kalmamış, geride bıraktığımız seçimlerde partisi CHP’nin il genelinde oylarını arttırdığını, AKP’nin oylarının ise düştüğünü öne sürerek, Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere ilçe belediyelerinin çoğunluğunu açık farkla CHP’nin kazanacağını ifade etmiş..
Umarım, Serkan Sarı’nın an itibarıyla bu hayali ve ütopik sayılabilecek iddiası gerçeğe dönüşür ama gerçekçi ve mantıklı düşünüldüğünde, bugün için Serkan Sarı’nın ‘yerel seçimleri Balıkesir’de kazanacakları’ iddiası ‘olmayacak duaya amin demeye’ benzemektedir, diye düşünüyorum…
‘Neden?’ Diye soracak hatta beni belki de yadırgayacak, eleştirecek hatta ayıplayacaksınız!.
Ama benim amacım ve emelim, temel argümanım ‘gerçekler, yalnızca sahici olan gerçekler’ olduğu için vicdanımda, dolayısıyla kafamda rahat aslında..
“Daha düne kadar Yazdıklarınla CHP’yi destekledin, AKP’yi eleştirdin, şimdi neden U dönüşü yapıyorsun?” Demiş, geçenlerde birisi bana sosyal medya üzerinden yaptığı yorumda..
Birincisi ben CHP’yi değil, ülke siyasetinde değişim ve dönüşüm olması gerektiğine inandığım için salt CHP’ye değil MİLLET ittifakını destekledim ve onlara değil onların savunduğu, vaat ettiklerine inanarak onlara oy verdim. Çünkü ülkemde 21 yıldır süregelen AK Parti iktidarı döneminde çok yanlış ve de hatalı işler yapıldığı gibi aynı oranda olmasa bile doğru işler de yapıldı. Bunu asla inkar etmedim, etmem de. Ama o 21 yıllık sürecin henüz başlarında siyasette değişim ve dönüşümü bence yeterli oranda olmasa da AKP ve Erdoğan gerçekleştirdi. Ancak özellikle 2007 sonrası bana göre, yapılan doğru işlerin verdiği özgüvenle belki de, fazlasıyla yanlış işler yapılmaya başlandı ve AK Parti, dolayısıyla Erdoğan, 2017’deki başkanlık sistemine geçişin oylandığı referandumu da kazanınca, bana göre bu ülke çok yanlış yollara sokuldu ve savruldukça savruldu ve bugünlere gelindi. İşte özetlemeye çalıştığı tüm bu nedenler geçen seçimlerde AKP’yi destelemedim ve Erdoğan’a oy vermedim. Bu başka bir şeydir, dokuz buçuk ay sonra yapılacak yerel seçimler öncesi çiçeği burnunda milletvekili Serkan Sarı’nın benim ifademle ‘dereyi görmeden paçaları sıvayarak olmayacak duaya amin dercesine’ yerel seçimleri farklı kazacakları iddiasını üzerine basarak ortaya koymasını eleştirmek çok daha başka bir şeydir..
Yahu CHP açısından kaybedilmiş bir seçimin seçmen üzerinde yarattığı erozyon, tahrifat, travma, hayal kırıklığı, hüsran, derin üzüntü hali, henüz ortada dururken, seçimin kaybedilmesi üzerine oturup aklıselim biçimde özeleştiri dahi yapılmamış iken, bu nedir Allah aşkına!.
Yok seçimi farkı kazacaklarmış, yok büyükşehir farklı alacaklarmış, ilçelerin yarısından çok fazlası CHP’nin olacakmış, MIŞ, MIŞ DA, MIŞ, MIŞ!..
Ufak atta civcivler yesin Serkan Sarı!.
Ve onun gibi düşünen tüm diğer CHP’liler!.
2024 yerel seçimlerinde CHP gerek Balıkesir’de, gerekse ülke genelinde başarılı olabilir, birinci parti olabilir, büyükşehirler başta olmak üzere ilçe belediyelerinin çoğunu kazanabilir, böyle bir olasılık kuvvetlice vardır, ama bunu başarmanın yolu, Serkan Sarı ve onun gibilerin yaptığını yapmak, konuştuğunu savunmak asla değildir!
Bu konuya daha da devam etmek isterim ama, şimdilik burada keseceğim. Çünkü buraya kadar yazdıklarımı dolayısıyla anlattıklarımı kim ne kadar anladı, anlayanlarında ne kadarı doğru anladı ve algıladı? Orasını bilemiyor, kestiremiyorum. Çünkü yaklaşık 12 yıldır bu sütunlarda defalarca dile getirdiğim gibi ‘anlatılanı anlamayan zihniyet sorunu’ toplumun tüm katmanlarını ve kesimleri kemirdikçe kemirmektedir! O nedenle buraya kadar yazarak anlattıklarımın dahi tam olarak anlaşıldığından kuşkuluyum. İşte o yüzden şimdilik kaydıyla bu kadar yazmakla yetindim. Eğer anlaşıldığıma inanırsam önümüzdeki günlerde devam eder çok daha fazla şeyleri, yazar anlatır, sizlerle paylaşırım!..
Yorum yapın