BU KADAR DA OLMAZ Kİ!!!

Bayramın 4 ncü günü Cumartesi Pazarına gittim. Bayram olduğu için pazara gelen esnaf ve müşteri sayısı azdı. Fiyatlar ise bayağı bir abartılı idi. Bazı sebze ve meyvelerin fiyatları bu kadar da olmaz dedirten cinstendi. Örneğin; sivri biberin kilosu 50 lira idi. Satıcıya bu biberin ne özelliği var diye sorduğumda, bu biber yerli biber abi Ayşebacı’dan geliyor kendi ürünümüz dedi. 20 liralık biberlerde Paris'ten geliyor zaten ve yerli değil ecnebi!
Kabak fiyatı normaldi 10 lira. Artık, kilosu 10 lira olan bir ürünün fiyatı hepimize normal gelmeye başladı. Eskiden domatesin 3 kilosunu 10 liraya alıyorduk. Cumartesi Pazarında domatesin kilosu 30 lira idi. Tarladan bunlar tarladan diye bağıran arkadaş bir ara domates 25 lira dese de sonradan 30 lira demeye devam etti.
Cumartesi Pazarı pahalı gelince eski zahire pazarının olduğu yerdeki sabit pazara gittim. Burada da bayram pazarı vardı ve kabak 20 lira idi. Patates zaten her yerde 15 lira. Kuru soğan fiyatı ise çeşitlilik gösteriyor.
Havalar ısındı sebze meyve fiyatları düşer diye beklerken aksi oldu ve fiyatlar yükselmeye başladı. Kiraz 60, erik 50 liraya çıktı.
65-70 lira olan ceviz Cumartesi Pazarında 100 lirayı gördü.
Bu fiyatların düşeceği yok bari yükselmese, tek temennim şu anda bu. Çünkü, fiyatları yükseltmek için herkesin bir bahanesi var.

//////

Bazı Ülkelerde Trafik Niçin Soldan Akar?

Bir zamanlar herkes İngilizler gibi yolun solundan gidiyordu. Bunun için de çok geçerli bir sebep vardı.
Yüzyıllarca önce yolun karşısından gelenin dost mu, yoksa düşman mı olduğunu kestirmek mümkün değildi. İnsanların çoğu sağ ellerini kullandıkları için, yolun solundan, duvar dibinden (yaya veya atla) giderek sol taraflarım emniyete alır, sağ ellerini kılıçlarını hemen çekecek şekilde hazır bekletirlerdi.
Yolun solundan seyahat, ilk defa 1300 yıllarında, papanın Roma'ya gelecek hacıların yolda karmaşaya sebep vermemeleri için, yolun solundan gitmelerini söylemesiyle resmileşti ve yüzyıllar boyu devam etti.
18. yüzyılın sonlarında ABD'de birçok atın çektiği posta arabalarında, sürücü koltuğu yoktu ve sürücü en arkada ve soldaki atın üstünde oturuyordu. Bu da yolun solundan gidildiğinde karşıdan geleni ve yolun kontrolünü zorlaştırıyordu.
Çok geçmeden ABD'de trafik sağdan işlemeye başladı. Fransız İhtilali sırasında, ihtilalin liderlerinden Maximilien Robespierre, büyük bir olasılıkla Katolik Kiliseye meydan okuyanlara bir jest olsun diye, Parislilerden yolların sağından gitmelerini istedi.
Bir süre sonra aslında kendisi de bir solak olan Napolyon, ordularındaki ikmal arabalarının yolların sağından gitmeleri emrini verdi ve zapt ettiği her ülkede de bu uygulamayı hayata geçirdi.
İngiltere hiçbir zaman Napolyon tarafından zapt edilemediğinden İngilizler yolun solundan gitme alışkanlıklarından vazgeçmediler. Avustralya, Hindistan gibi tüm eski sömürgelerinde de bu usulü devam ettirdiler. Zaten İngilizlerde Amerikalılardan farklı olarak sürücü arabanın üstünde ve sağında oturuyordu.
Modern araba teknolojisinin gelişmesi ile bu gelişimin dünyada öncüsü olan ABD'de sürücü koltuğu ve direksiyon sağdan gidişe uygun olarak sola konuldu ve dünyanın birçok bölgesinde bu şekilde yaygınlaştı.
İngiltere'de ve eski sömürgelerinde, trafik akışını sağ şeride almanın faturası o kadar yüklüdür ki, artık isteseler de kolay kolay bunu yapamazlar.
Hangi ülkede olursanız olun, trafiğin yönü ister sağdan olsun ister soldan, karşıdan karşıya geçmeden önce, siz yine de her iki yöne bakmayı ihmal etmeyin.