BU ENFLASYON YÜZDE 50’LERE ULAŞIR DAHA ÜZERİNE ÇIKARSA ŞAŞIRMAYIN!.

Siyasi iktidarın ekonomi yönetimindeki vahim yanlışları nedeniyle, yıllık enflasyon yüzde 36.08’e çıktı. Elbette bu yüzde 36’lık hesap devletin resmi enflasyon oranı açıklaması..

Gerçekte enflasyon hele ki gıda enflasyonu geride kala 2021 yılının enflasyonuna bakıldığında yüzde 70’lerin üzerine zaten çıkmış durumda..

Elektrik, doğalgaz, akaryakıt zamları, otomatik artan vergiler ve enflasyona bağlı yeni zamlarla birlikte, yıllık enflasyonun önümüzdeki aylarda yüzde 45-50 seviyelerine çıkması artık sürpriz sayılmayacak, kimseyi şaşırtmayacaktır..

Çünkü Türkiye, düşük faiz-yüksek enflasyon sarmalına 2021’in eylül ayında tekrar girmiştir.  Nedeni ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağustosta yeniden başlattığı “Faiz sebep, enflasyon neticedir” şeklinde özetlenen, ekonominin bilindik kural ve yasalarına karşı çıkan düşüncesidir. Anımsayacaksınız son aylarda buna “Nas ne diyorsa ona uyacağız” diyerek İslami ve ideolojik kılıf da eklendi ve ne yazık ki olanlar oldu. Tüm dünyada artan enflasyon nedeniyle faiz artışları başlamışken içeride enflasyon zaten artış sürecine girmişken dört ayda toplam 5 puanlık faiz indirimi yapıldı. Sonunda kurlar ve enflasyon öyle bir patladı ki, belki de ilk kez yaşanacak Hiper Enflasyon dönemine girmiş olduk.

Erdoğan’ın “mandacı” diye suçladığı iktisatçıların çoğu, erken faiz indirimi yapmak yerine faizler yüzde 19 seviyesinde kalsaydı, bugün kurların 10 TL’nin altında, enflasyonun da yüzde 15 civarında olacağını söylüyor. Gerçekten böyle olabilir miydi, olabilirdi ama tam tersi oldu ne yazık ki!.

Tüketici enflasyonunda gelinen resmi yüzde 36 seviyesinin önümüzdeki aylarda yükselmesi de kaçınılmazdır kanısındayım. Toplam 415 maddelik sepetten 364’ünde fiyat artışı görülmesini, Merkez Bankası’nın birkaç ay önce “Faizde buna bakacağız” dediği çekirdek enflasyonun bile yüzde 32’ye ulaştığını göz önüne alırsak, zaten artışın devam edeceği açıkça gözüküyor.

Yıllık enflasyon oranlarının yüzde 50’ye kadar çıkması ihtimalini düşündüren daha birçok işaret ve sinyal var. TÜİK üretici fiyatlarındaki artışın aralıkta yüzde 19.08, yıllık olarak da yüzde 79.89’a çıktığını açıkladı. Aradaki makas anormal olarak büyümeye devam etti. Bu da tüketici fiyatlarına yansımasının kaçınılmaz olduğunun göstergesidir. Yüzde 50’lik asgari ücret zammı, enflasyon oranında yapılacak açıklanan ancak Erdoğan açıkladıktan sonra yetersiz kaldığı ortaya çıkan memur, işçi ve memur emeklisi zamları da hesaba katıldığında, önümüzdeki birkaç ay içinde talebin canlı seyretmesi, dolayısıyla üreteci fiyatlarından tüketici fiyatlarına geçişin artacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Enflasyondaki artış trendinin süreceği yolundaki beklenti, talebin öne çekilmesine, bu da tüketici fiyatlarında daha yüksek oranlı artışlara neden de olabilir.

Bu da yetmedi; 31 Aralık akşamı elektriğe, doğalgaza, akaryakıt ürünlerine ve otomatik gelen vergi ile harçlarda yüksek oranlı artışları yaşadık. Tüm bunlar önümüzdeki aylardaki enflasyon oranlarına yansımaya devam edecek.

Geçen yılın ilk beş ayında baz etkisinin düşük kaldığını göz önüne alırsak, bu gidişle enflasyonun yüzde 50’ye doğru gidişini hatta yüzde 50’nin daha da üzerine çıkabileceği olasılığını normal karşılamak gerekmektedir. 

Tüketici fiyat endeksinde önemli payı olan sigara ve içki fiyatlarına gelen fahiş zamları da saymak gerekir. Aynı şekilde daha fazla oranda yapılan alkollü içki zammı da cabasıdır. İktidar her zamdan sonrası yaptığı gibi savunmaya geçse bile enflasyonda gelinen noktayı “geçici” olarak görmek asla mümkün değildir. Aksine, bu trendin hızlanacağını, özellikle yılın ilk beş ayında artışın devam edeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Peki, bu süreçten geri dönüş nasıl olacaktır? Şimdi bu ve benzer sorular kafaları kurcalamaktadır. Bu konuda bence çözüm, 2018’de mevcut iktidarın yaptığı gibi, yüksek oranlı faiz artışları yapıp kurların ve enflasyon trendinin geriye gelmesini beklemektir. Düşünün bir kere; Merkez Bankası politika faizi yüzde 14’e indi, yıllık enflasyon yüzde 36’yı aştı ve daha da yukarı gidecektir. Buradaki negatif reel faiz yüzde 20’leri aşmışken, yapılması gereken faiz artışının en az bu düzeyde olması gerekir. Sizce Cumhurbaşkanı Erdoğan buna izin verir mi? 

Vereceğini sanmıyorum ama kimbilir!..

Cumhurbaşkanı’nın “Faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur” tezinin son dört ayda tam tersinin çıktığını somut rakamlarla görüp yüklü faiz artışı yapması doğal olandır. Halbuki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni yılda da faiz indirimlerinin devam etmesini istediğini bilirken, yüklü faiz artışları yapmasını beklemek biraz garip olur herhalde..

“Kahramanlık” olarak sunulan kurlardaki düşüşün yerini önümüzde özellikle 3-4 aylık süreçte yeniden kurların artışına bırakması beklenebilir, hatta bence kaçınılmaz olanı budur. “Çalışanı ezdirmem” diyerek lanse edilen yüzde 50’lik asgari ücret zammı da bu enflasyonla, birkaç ay içinde sıfırlanmış olacaktır. Emekliye yapılan zamlar ise daha şimdiden yani emeklinin cebine girmeden sıfırlanmış, eksiye düşmüştür. Yani sözün özü özetle şudur: tek kişinin söz sahibi olduğu bu ülkede yapılan iktisadi yanlışlar, tüm ülkeyi ve tüm ülke halkını uçuruma sürüklemektedir, kanaatini kuvvetlice taşımaktayım..