1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. BORÇ DOSTLUĞU SINAR

BORÇ DOSTLUĞU SINAR

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Ne borç verin ne de borç alın; çünkü borç veren çoğu zaman parasını da arkadaşını da kaybeder.”

Oscar Wilde (1854–1900)

 

Bu söz ilk bakışta sert gelir. Hatta biraz acımasız. Oysa hayatın içinden süzülüp gelmiş bir gerçeği yalın bir cümleyle anlatır. Borç, sadece para alışverişi değildir; çoğu zaman ilişkilerin sınandığı, hatta bozulduğu bir eşiktir.

Borç alan, farkında olmadan yük taşır. Borç veren ise çoğu zaman beklentiye girer. İşte sorun tam da burada başlar. Para verildiği anda iki taraf da değişir. Biri mahcup olur, diğeri alacaklı. Dostluk yerini sessiz bir hesap defterine bırakır.

Hepimiz yaşamışızdır. Bir arkadaş zor durumdadır, “sonra veririm” der. İyi niyetle el uzatılır. İlk günlerde her şey yolundadır. Zaman geçer, ödeme gecikir. Konu açılmak istenmez. Açıldığında ise ortam gerilir. Borç alan kendini sıkışmış hisseder, borç veren kırılır. Sonunda ya para gider ya dostluk. Çoğu zaman ikisi birden.

Toplum olarak borcu yalnızca ekonomik bir mesele sanıyoruz. Oysa borç, psikolojik ve ahlaki bir yüktür. Borç alan kişi özgür değildir. Attığı her adımda, yaptığı her harcamada içten içe bir hesap yapar. Borç veren ise istemeden de olsa karşısındakini tartmaya başlar. “Madem paran yoktu, bunu nasıl aldın?” sorusu dile gelmese bile akılda durur.

Elbette kimse zor durumda olan birine sırt çevirmeyi savunmuyor. Yardım etmek başka, borç vermek başkadır. Yardım, geri dönüş beklentisi olmadan yapılır. Borç ise beklentiyle verilir. İşte bu beklenti, ilişkilerin arasına görünmez bir duvar örer.

Eskiden büyüklerimiz “Vereceksen unut, alamayacaksan verme” derdi. Aslında Oscar Wilde’ın söylediği de budur. Borç verirken geri gelmeyeceğini kabullenemiyorsan, o parayı verme. Çünkü paranı kaybettiğinde üzülürsün; dostunu kaybettiğinde ise eksilirsin.

Borç almak da masum değildir. İnsan farkında olmadan söz verir. O sözü tutamadığında, karşısındakinin gözünün içine bakamaz. Kaçmaya başlar, uzaklaşır. Böylece borç, sadece cüzdanları değil, yolları da ayırır.

Bu yüzden borç ilişkisi, en çok da dostlukları yaralar. Akrabalıkları soğutur. Komşulukları bitirir. Nice yılların emeği olan ilişkiler, birkaç banknotun gölgesinde erir gider.

Belki de en doğrusu şudur: Yardım edebiliyorsan et, ama borç verme. Borç almamaya da elinden geldiğince gayret et. Çünkü para kazanılır, yeniden birikir. Ama kaybolan güven, kırılan gönül kolay kolay onarılmaz.

Oscar Wilde’ın yüzyılı aşan bu sözü hâlâ güncelse, sebebi basittir. İnsan değişmedi. Para değişti, rakamlar büyüdü, hayat hızlandı. Ama borcun insan ilişkilerinde açtığı yara aynı kaldı.

 

BİRAZ DA SEN DÜŞÜN

Adamın,Yahudi komşusu Mişon’a borcu varmış, ödeme günü gelip çatmış, ödeyecek para yok.

Karısı, eşinin kara kara düşündüğünü görünce, problemin ne olduğunu sorar. Adam durumu anlatır.

Eşi,”Düşündüğün şeye bak, aç şu pencereyi borcunu ödeyemeyeceğini söyle. Biraz da o düşünsün.” der.

Adam, pencereyi açar, komşusu, Mişon’a seslenir,”Komşum sana olan borcum varya, onu ödeyemeyeceğim. Ben düşündüm altından çıkamadım, biraz da sen düşün der ve

pencereyi rahatlamış bir şekilde kapatır.”

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
sinirli
Sinirli
BORÇ DOSTLUĞU SINAR
Yorum Yap
Giriş Yap

Balıkesir Birlik Gazetesi - Son Dakika , Güncel Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!